 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1984/8820
K: 1985/3269
T: 07.05.1985
DAVA : Davacı Nebahat vekili tarafından, davalılar aleyhine 3.3.1981 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine yapılan mahkeme sonunda, davanın reddine dair verilen 18.7.1984 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı Nebahat vekilleri tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Mülk sahipleri Antalya Belediyesi, Ali ve Ferdane ile müteah hitler Musa ve Selahattin arasında düzenlenen ve noterce imzaları onanan 7.12.1978 gün 44130 sayılı sözleşme ile müteahhitler daire karşılığı mal sahiplerine ait 1276 ada 13 parsel sayılı taşınmaza apartman yapmayı yükümlenmişlerdir. Ayrıca, müteahhit Musa ve Selahattin, aralarına Zeki'yi de alarak mezkur inşaatın yapımı için adi ortaklık kurmuşlardır. Müteahhitler inşaatın büyük bir kısmını yapmışlar ve kendilerine kalan 3. kat 13 numaralı bağımsız bölümü davacı NebahatIa satış vaadinde bulunmuşlardır. Bu hususta Antalya 1. Noterliği'nce düzenlenen 2.1.1981 gün ve 100 yevmiye numaralı sözleşme, borç doğuran bir akit olması ve yasada öngörülen koşulları taşıması nedeniyle hukuken geçerlidir. Davacı vekili de, geçerli olan bu sözleşmeye dayanarak çekişmeli dairenin müvekkili adına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Her ne kadar inşaat sözleşmesi resen düzenlenmemiş isede, akitlerince koşulların büyük bir kısmı yerine getirilmekle şekil eksikliği sonuca etkili değildir, mezkur sözleşme hukuken geçerlilik kazanmıştır. Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirdikleri oranda şahsi hak sahibi olan müteahhitler, bu hakka istinaden arsa sahiplerinden mülkiyetin kendilerine nakledilmesini isteyebilirler. Ayrıca müteahhitler, Borçlar Yasasının 162 ve onu izleyen maddeleri uyarınca, şahsi haklarını üçüncü kişilere temlik edebilirler. Şahsi hakkı temellük eden kişide, müteahhidin halefi olarak mülkiyetin kendisine nakledilmesini arsa sahibinden isteme olanağına haizdir. Açıklanan durum karşısında işbu davanın dinlenme olanağı vardır.
Her ne kadar inşaat sözleşmesinde müteahhitlere kademeli satış izni ve arsa sahiplerine inşaatın tamamlanması için üç daireyi uhdelerinde alıkoyma hakık tanınmış isede, inşaattaki eksikliğin fazla bir değer tutmadığı ve bir bağımsız bölümün bedelinden çok az olduğu dosya kapsamı ve uzman bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Bu durumda, istekte aynı doğrultuda olduğundan, inşaattaki eksikliğin karşılığı olan bedeli ödeyip ödemiyeceği hususunda davacıya olanak tanınması icabeder. Diğer yönden arsa sahiplerinin bir bağımsız bölümün bedelinden çok az miktarda olan apartmandaki eksikliği bahane ederek müteahhitlere ait üç daireyi teminat olarak uhdelerinde alıkoymaları bir hakkı sırf gayrı ızrar eden suistimalidir ve bu hususun yasaca korunması mümkün değildir.
Bu itibarla, mahallen keşif yapılarak uzmanbilirkişiler aracılığıyla apartmandaki inşaat eksikliğinin parasal değerinin saptanması, davacıdan saptanacak bu bedeli ödeyip ödemiyeceğinin sorulması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden davanın yazılı şekilde reddi, isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 7.5.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.