 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1984/4370
K: 1984/6691
T: 06.11.1984
DAVA : Davacı Fadime vekili tarafından davalı Şevket aleyhine 18.3.1981 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın reddine dair verilen 28.12.1983 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Fadime vekilleri tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili 1129 ada 81 parsel sayılı taşınmazda 9 numaralı apartmanın 7 numaralı dairesinin 13.10.1975 günlü haricen düzenlenmiş senetle müvekkiline satıldığını, satış bedelinin ödendiğini ve onun bu dairede 1976 yılından beri oturduğunu, buna rağmen davalının mülkiyeti intikal ettirmediğini bildirerek mezkür dairenin ferağa icbar suretiyle davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davaya dayanak yapılan sözleşme resmi biçimde düzenlenmediğinden ve hukuken geçerli olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli dairenin davacıya satıldığı ve satış bedelinin ödendiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, haricen düzenlenmiş 13.10.1975 günlü sözleşmeye istinaden davacının çekişmeli dairenin mülkiyetinin kendisine nakledilmesini isteme olanağına sahip olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır. BK.nun 213. maddesi uyarınca tapulu taşınmazların satış veya satış vaadine ilişkin sözleşmeler, resmi biçimde düzenlenmedikçe geçerli olamazlar. Hükümde, bu hususa ilişkin görüş doğrudur. Ancak, davalı Şevket'in müteahhit olduğu ve 1129 ada 81 parseldeki inşaatı kendisinin yaptığı haber verilmiştir. Şevket 1129 ada 81 parsel sayılı taşınmaz başkasına ait ve üzerindeki apartmanı kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yapmış ve çekişmeli daire kendisine bu sözleşme uyarınca bırakılmış ise, o zaman, davanın dinlenme olanağı doğar. Zira, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, ister resmi, ister yazılı veya sözlü olarak düzenlensin müteahhit edimini yerine getirdiği takdirde, sözleşme uyarınca bırakılmış ise, o zaman, davanın dinlenme olanağı doğar. Zira, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, ister resmi, ister yazılı veya sözlü olarak düzenlensin müteahhit edimini yerine getirdiği takdirde, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin adına tescilini isteme hakkını kazanır. Bu şahsi haktır. BK. nun 162 ve onu izleyen maddeleri uyarınca borçlunun rıza ve muvafakatına bakılmaksızın, üçüncü kişilere temliki mümkündür ve temlik işleminin de yazılı yapılması yeterlidir. Şahsi hakkı temellük eden üçüncü kişi, bu hakkını gerek akidi olan müteahhide ve gerekse onun halefi olarak arsa sahibine karşı ileri sürme olanağını kazanır ve mülkiyetin kendisine nakledilmesini isteyebilir. Bu itibarla, tapu sicili muhafızlığından ilgili evrakın getirilerek dava konusu dairenin mülkiyetinin davalı Şevket'e ne şekilde intikal ettiği araştırılmadan, ayrıca taraflardan bu hususta delilleri istenmeden ve davanın dinlenme olanağı bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve soruşturmaya dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 3000 lira duruşma vekalet ücretinin davalı Şevket'den alınarak davacı Fadime'ye ödenmesine, 6.11.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.