 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1984/4232
K: 1985/602
T: 28.01.1985
DAVA : Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 1.9.1983 gününde verilen dilekçe ile medeni kanunun 650 nci maddesine dayalı tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen hükmün yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :
Tapulama kanunun 31 inci maddesinde tapulamadan önceki nedenlere dayanılarak açılacak davalardan söz edilmiş ve bu davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı olduğu belirtilmiştir. Ancak böyle bir davada dayanılacak hakkın türünü sınırlamamıştır. Aynı yasanın 47 inci maddesi ise tapulama mahkemesinin görevi bakımından düzenlenmiştir. Hakkın yenilik doğurması madde metninde gözetilmemiştir. O halde davada dayanılacak hak yenilik doğurucu bir hak da olsa ve mahkemenin yenilik doğurucu nitelikte hüküm alması gerektirse gene de o dava tapulama kanunun 31 inci maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı tutulmuş olan dava türünde sayılır.
Eldeki temliken tescil davasında dava konusu teşınmazın tapulama tespiti 22.10.1970 gününde kesinleşerek tapuya bağlanmış dava ise 10 yılık hak düşürücü süre geçtikten sonra 31.8.1983 gününde açılmıştır. bu itibarla mahkemece tapulama kanunun 31 inci maddesine dayanarak ve hak düşürücü süreye binaen davanın reddine karar verilmesi doğrudur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükümün ONANMASINA, 28.1.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31 inci maddesi gereğince tapulamaya müsteniden olan tapu sicillerine karşı on yıl geçtikten sonra tapulamaya tekaddüm sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Oysa Medeni Kanun'un 650 maddesine göre açılan davalar sicile karşı olan bir itiraz niteliğinde değildir. İyi niyetli muhdesat, bunun sahibi için şahsi hak meydana getirir. Temlik istemiyle açılan davalar, mahkemeden ihdas edici nitelike hüküm almayı gerektirir. 766 sayılı Kanun'un 47 nci maddesinin son fıkrasında gösterildiği gibi muhtesada tebaan temellük isteği, tapulamanın konusuna girmediği gibi itirazen komisyona ve tapulama mahkemesine de götürülemez.
Kaldı ki, iyi niyetli muhdesat nedeniyle taşınmazı elinde bulunduran kişinin, harici satış ve malzeme bedeli gibi konularda taşınmazda hapis hakkı bulunması da söz konusudur. Böyle olunca ne hak düşürücü ve ne de zamanaşımı sürelerinin uygulanmasına olanak kalmaz. Dava konusu itibariyle 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31/2 nci maddesindeki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek verilen red kararında isabet görülmemiştir. İşin esasının incelenerek karar verilmesi gerekir.