 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1984/3427
K: 1984/5538
T: 25.09.1984
DAVA : Davacı Kazım vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.12.1982 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne, kendilerine husumet teveccüh etmeyecek olan Hazine ve Saray Belediyesi haklarında karar ittihazına mahal olmadığına dair verilen 30.12.1983 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılardan Emine, Mahmure, Makbule ve Hüseyin vekilleri ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Mahkemece, davaya 2613 sayılı Yasada öngörülen usul ve yöntem uyarınca bakılması istenmesine rağmen kadastro tahdidinin kesinleştiğinden bahisle genel hükümler dairesinde yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur. Dava, 14.12.1982 günü açılmıştır. Kadarstro komisyonu, Sulh Hukuk Mahkemesinin 1982/283 esas sayılı dosyası için gönderdiği 15.12.1982 günlü karşılık yazısında, 86 ada 24 parsel numaralı çekişmeli taşınmazın kadastro tahdidinin kesinleşmediğini bildirmiştir. Bu arada bir kısım davalılar Emine ve arkadaşları vekili, davacı Kazım'ın çekişmeli taşınmaz için daha önce 1976/118 esas sayılı dava açtığını haber vermiştir. Açıklanan durum karşısında 86 ada 24 parsel sayılı dava konusu taşınmazla ilgili kadastro tahdidinin kesinleştiği anlaşılamamıştır. Bu itibarla, ilgili evrak tümü ile getirtilip incelenmeden ve görev hususu açıklığa kavuşturulmadan çekişmeli taşınmaza ilişkin kadastro tahdidinin kesinleştiğinden sözedilerek davaya genel hükümler dairesinde bakılarak sonuçlandırılması isabetli bulunmamıştır.
2 - Davanın niteliğine nazaran davalı kamu idarelerine husumet yöneltilemeyeceği ve bu nedenle anılan idareler bakımından davanın reddi gerekeceği düşünülmeden, Hazine ve Saray Belediyesi hakkında karar ittihazına mahal olmadığına dair hüküm kurulması, bu arada vekille temsil edilen mümeyyiz Hazine yararına vekalet ücreti takdir olunmaması, usul ve yasaya aykırıdır.
3 - İşin esasına gelince; Çerkezköy Noterliği'nde re'sen düzenlenen 17.7.1964 gün 157 yevmiye numaralı sözleşme ile davalılar Emine, Mahmure ve Makbule'nin mirasbırakanları Ümmü, müşterek mirasbırakan kocası Hasan'a ait olan ve Saray İlçesi sınırları içerisinde bulunan taşınmazlarda kendisine miras yolu ile kalan payları, Kazım'a satış vaadinde bulunmuştur. Davacı Kazım vekili de, sözü edilen sözleşmeye dayanarak çekişmeli taşınmazda Ümmü'ye kocası Hasan'dan intikal eden payın müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalılar Emine ve arkadaşları vekili Kazım'ın bu hususta daha önce 1976/118 esas sayı ile dava açtığını ve davanın reddedildiğini bildirerek kesin hüküm itirazında bulunmuş, ayrıca Ümmü'nün hukuki ehliyeti haiz olmadığını, sözleşmenin hile ile düzenlendiğini ve zamanaşımının gerçekleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Uyuşmazlığın çözümünde ilk önce hüküm itirazının incelenmesi ve itirazın varit olduğu takdirde davanın reddi gerekeceği düşünülmemiştir. Yapılacak incelemede kesin hüküm itirazı gerçekleşmediği takdirde, sözleşmenin düzenlediği gün ile davanın açılış günü arasında geçen süre, taşınmazın davacıya teslim edilmesi ve tasarruf durumu itibarıyla hile ve zamanaşımına ilişkin savunmanın dinlenme olanağı yoksa da; satış vaadi sözleşmesinin aslı ile dayanağı olan Hükümet Tabipliği raporunun gettirtilerek evrak arasına konulması, dosya ve satış vaadi sözleşmesi kapsamı, tanık sözleri nazara alınarak Ümmü'nün 17.7.1964 günü hukuki tasarruf ehliyetini haiz olup olmadığının Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu'ndan sorulması, alınacak raporun diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekir. Bu itibarla, eksik inceleme ve soruşturmaya dayanılarak kurulan hüküm, doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
Ferağa icbar suretiyle tescil isteminde dava değeri, satış vaadi sözleşmesinde belirtilen taşınmazın satış bedelidir. Bu husus nazara alınmadan taşınmazın keşfen saptanan değeri üzerinde harca hükmedilmesi, davalılar Emine ve arkadaşlarının dayanağı gösterilmeden 10000 lira vekalet ücreti ile sorumlu tutulmaları, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyizler vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iardesine, 5000 lira duruşma vekalet ücretinin davacı Kazım'dan alınarak davalı Hazine'ye ödenmesine, 25.9.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.