 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1984/7744
K: 1985/119
T: 14.01.1985
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıdan 06 ... 545 plaka sayılı otoyu satın aldığını, trafiğe kayıt sırasında şasenin sonradan numaralandığının anlaşıldığını ve zabtedildiğini, ceza davasında beraat ettiğini, ayıplı mal satışı nedeniyle satış bedelinden ödenmeyen 180.000 lira senet ve 55000 lira motor değeri indirilmek suretiyle bakiye 370.000 lira zararının davalıya ödetilmesini istemiştir.
Davalı, satış bedelinin iddia gibi 6.500 lira değil 500.000 lira olduğunu ve Ömer'den satın aldığı otoyu davacıya 8.8.1981 tarihli senetle sattığını, ceza davasında kendisinin de beraat ettiğini, kendisine husumet düşmeyeceğini, davanın yersiz olduğunu ileri sürmüş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının satış konusu otonun şasesini değiştirdiğine dair delil bulunmadığı, ceza davasında beraat ettiği, davalının bu nedenle sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının söz konusu aracı 8.8.1981 günlü sözleşme ile davacıya sattığı belgelerden, iddia ve savunmadan anlaşılmaktadır. Satım konusu otonun şase numarasının sonradan vurulmuş olması ve bunun sonucu ceza mahkemesi kararı uyarınca şaseye el konulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın BK.nun satılanın ayıbından dolayı satıcının tekeffülünü düzenleyen 194 ve onu izleyen maddeleri uyarınca çözülmesi gerekir. Dosya içeriği de olayda ayıbın gizli nitelikte olduğu ve satımdan bir süre sonra trafikte resmi kayıt işleminin yapılması sırasında davacı tarafından öğrenildiği ve bunun üzerine durumun davalıya bildirildiği ve ceza kovuşturmasının başlamış olduğu anlaşılmaktadır. Davalı satıcı olarak satılandan yararlanılmayı ortadan kaldıran böyle bir ayıptan yasal tekeffül borcu dolayısıyla alıcıya karşı ayıbın meydana gelmesinde kusuru olmasa bile sorumludur. Bu itibarla davalının ceza mahkemesinde beraat etmiş olması satım sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğuna etkili görülmemiştir. Aynı Yasanın 202. maddesine göre davalı satıcının tekeffülü altında bulunan bu ayıp dolayısıyla satımı feshe yetkili olan alıcı, dilediği takdirde satılanı alıkoyup kıymetinin noksanı karşılığında satış bedelinin indirilmesini ve satış bedeli ödenmiş ise o oranda geri alınmasını dava edebilir. Bu davada da davacı, satış bedelinden ödemediği bonoların tutarını ve noksan hale gelen kısımların karşılığını hesaba dahil ederek fazla ödediği kısmın geri alınmasını istemiş bulunmaktadır. O halde, mahkemece gerçek satış bedeli belirmiş bulunmaktadır. O halde, mahkemece gerçek satış bedeli belirlendikten sonra ayıp dolayısıyla bu bedelden indirilmesi gereken tutar bilirkişi aracılığıyla belirlenmeli ve davacının ödenmiş olduğu miktar da gözönünde tutulmak suretiyle buna göre davacının alacaklı olduğu meblağ tesbit edilmeli ve bunun davalıdan alınmasına karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 14.1.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.