 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1984/7688
K: 1984/8238
T: 26.12.1984
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı % 25 payına malik olduğu 7 kapı numaralı dükkanının paydaşı ve kiracısı bulunan davalılarla yapmış oldukları 25.5.1981 tarihli protokolun 5. maddesine göre 1981 yılı için aylık 60.000 lira olan kira parasının 1.1.1982 tarihinden itibaren aylık kiranın 100.000 lira olması kararlaştırılmış bulunmalarına rağmen davalıların, Ocak 1982 ayı kirasını almaya gönderdiği adamına eski kira üzerinden ödeme yoluna gittiklerini, bunu kabul etmeyerek ihtarname gönderdiğini ve bugüne kadar da kiraları almadığını ileri sürerek 1982 yılı kira paraları toplamı 213.750 liranın faiziyle müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar, protokolun doğru olduğunu, ancak Kasım 1981 tarihinde tahliye ettikleri kiralananı davacının bilgisi dahilinde (G) şirketine aylığı 60.000 liradan kiraya verdiklerini, esasen davacının Aralık 1981 ve Ocak 1982 kiralaranı almak suretiyle buna muvafakat etmiş sayılacağını beyanla davanın red edilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, savunma doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
1 - Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 25.5.1981 günlü protokolun 5. maddesine göre davalılar dükkan kirasının 1981 yılı için aylık 60.000 lira, 1.1.1982 tarihinden itibaren ayda 100.000 lira üzerinden ödeneceğini kabul ve taahhüt etmişlerdir. Davalıların taahhüdü açık ve kesindir. Taraflar burada diğer müşterek taşınmaz veya bağımsız bölümlerden ayrı olarak davacının paydaşı olduğu, dükkan kirasının davacıya 1981 ve 1982 yıllarında hangi kira bedeli üzerinden ödeneceği hükme bağlamışlardır. Böyle bir borç üstlenilmesinden sonra davalıların, dükkanı 1981 Kasım ayında kendilerinin ortağı bulunduğu (G) Koll. Şirketine 1982 yılı için protokoldaki taahhütlerinden daha az bedelle kiraya vermeleri, dükkan için davacıya ödenmesi gereken kira bedeli payının kollektif şirketle yapılan sözleşmedeki, kira bedeli üzerinden hesap edilmesini gerektirmez.
Davacının, dükkanın kollektif şirkete kiralandığını bilmiş olması da davalıların protokol ile üzerlerine aldıkları, 1982 yılı için aylık 100.000 lira kira üzerinden ödeme yapma ve hesap verme taahhüt ve borçlarını ortadan kaldırmaz. Çünkü bu durumda sonucu etkili olan davacının, kollektif şirketten alınacak daha az kira parasını öğrenip öğrenmediği ve buna muvafakat etmiş olup olmadığıdır. Oysa davacının kollektif şirketin ödeyeceği kira bedeli tutarını da bildiği ve buna razı olduğu kanıtlanmamıştır.
Öte yandan, davalıların dayandığı ve kendileri tarafından kesilip davacıya gönderilen makbuzlardan 31.12.1981 tarihli bulunanı esasen aylık kirası 60.000 lira olan 1981 yılı Aralık ayı kira bedeline ilişkindir. Öyleyse davacının, bu makbuza itiraz etmemiş olması, kollektif şirket oturduğu için aylık kiranın bundan böyle 60.000 lira üzerinden ödenmesini kabul ettiği anlamını taşımaz. Nitekim 12.1.1982 günlü ve 1982 yılı Ocak ayı kirası bedeline ilişkin makbuza ve bundaki ödemeye davacının rızası olmadığı, makbuzu imzalayan ve parayı alan muhasebeci O.M.'nun tanık olarak verdiği ifadeden anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı adına dükkan kiraya vermeye yetkili olan davalıların vekil edenleri davacının menfaatlerini gözetmeleri ve özellikle, protokol ile kendilerine kabul ettirilmiş aylık kira bedeli miktarına aykırı hareket etmemeleri, vekilin talimatı üzerine hareket ve vekaleti iyi bir surette ifa mükellefiyetini düzenleyen Borçlar kanunu'nun 389 ve 390. maddeleri gereğidir ve vekil eden davacının zararından bu hükümler uyarınca da davalılar sorumludurlar.
O halde Mahkemece; protokolun 5. maddesi ve davalıların yaptığı ödeme miktarı gözönünde tutulmak suretiyle davacının dükkan için alacaklı olduğu kira bedeli tutarı hesap edilmeli ve bulunacak meblağın davalılardan tahsiline karar verilmelidir.
Yazılı gerekçe ile davanın red edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 26.12.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.