 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1984/761
K: 1984/2930
T: 17.04.1984
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin adı yazılı satış sözleşmesi ile, davalının yaptırmakta bulunduğu Bursa Acemler mevkiinde kain ve tapunun 264 pafta, 1236 ada, 85 parseldeki 4, lo'lu daireyi 400.000 TL, peşin ve gerisi taksitlerle ödenmek üzere 1.150.000 TL.'na satın aldığını, taksitleri vadesinde ödediği halde davalının 18.11.1981 tarihinde gönderdiği mektupla tamamlanmış olan daireyi teslim edebilmek için fiyat farkı istediğini, müvekkilinin bu talebi kabul etmemesi üzerine sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedip aldığı parayı iade ettiğini, davalının daha öne aynı sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedip aldığı parayı iade ettiğini, davalının daha öne aynı sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedip aldığı parayı iade ettiğini, davalının daha öne aynı sözleşme şekliyle başkalarına da daireler satıp teslim ettiğini, müvekkilinin bu duruma güvenerek sözleşme yaptığını ve edimini yerine getirdikten sonra davalının tek taraflı olarak daireye vermekten imtina etmesinin ahlaka aykırı olduğunu, Borçlar Kanunu'nun 41/2 nci maddesi uyarınca hüvekkilinin bu yüzden uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek 1.200.000 lira tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya karşı süresinde verdiği cevap dilekçesinde; sözleşmenin yapıldığı 13.9.1979 tarihinden sonra malzeme fiyatlarının ve inşaat maliyetinin aşırı derecede arttığını, müteahhidin aktin ilk şartları ile binayı teslim etmesinin objektif iyiniyet kuralı uyarınca kendisinden istendiğini, buna rağmen davacının sözleşmeden döndüğünü ve taksitle ödediği parayı def'aten isteyip aldığını, müvekkilinin aktin feshinden dolayı herhangi bir kusuru bulunmadığını, esasen sözleşmenin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle tazminat istenemiyeceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme geçersiz ise de davalının davranışları ile aktin ifa olunacağı konusunda karşı tarafa tam bir güvence verdiği ve davacının da sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyiniyetle bağlanarak kendisine düşen edimlerini yerine getirerek satış bedelini ödediği, ancak sözleşme davalı tarafından feshedilerek dairenin başkasına satıldığı, böylece davalının bilerek davacının zararına sebebiyet verdiği kabul edilerek 1.200.000 liranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı avukatınca temyiz edilmiştir.
1 - Taraflar arasındaki satış sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılmıştır. Tapulu taşınmaların tapu dışı adi senetle satışı geçersiz olup taraflar için hiç bir alacak ve borç doğurmaz (Medeni Kanun Md. 634, Borçlar kanunu Md. 213). Böyle bir sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek ve ifasından kaçınmak haksız fiil teşkil etmez. Bu, öğretide ve yargıtay İçtihatlarında kabul edilen baskın görüşe göre şayet borçlu hile ile diğer taraf, şekle bağlı bir sözleşmeyi şekle uyumadan yapmaya sevketmiş ve sonra da şekil eksikliğini ileri sürerek borcundan kurtulmak istemiş ise, bu hareket hem objektif iyiniyet kuralına ve hem de ahlaka (Borçlar Kanunu Md. 19,20) aykırı düşeceğinden, haksız eylem teşkil eder ve Borçlar kanunu'nun 41/2 nci maddesi hükmüne göre tazminatı gerektirir. Sözleşmenin şekle aykırılık nedeniyle hükümsüzlüğünü ileri süren kimse, bunun sonuçlarından yararlanmak için, korunmaya diğer menfaatleri olduğunu ispat yükü altında değildir. (Medeni Kanun Md. 6). Aksine, hükümsüzlüğün yarattığı sonuçlardan yararlanılmıyacağını savunan kimse, şekil eksikliğine dayanmaya dürüstlüğe aykırı kılan hal ve şartları ispat yükü altındadır. Davalının, şekil eksikliğini maksatlı olarak bilerek yaratmış olduğu davacı tarafından ispat edilmedikçe, savunmanın bu yönden dürüstlüğe aykırı olduğu söylenemez. Dava konusu olayda davacı, davalının bilerek ve hile ile kendisini kandırarak sözleşmeyi resmi şekle uyulmadan yapmaya sevkettiğini iddia ve ispat etmiş değildir. Kaldı ki davalı satıcı da doğrudan doğruya şekil eksikliğine dayanmamış ve sadece bu nedenle sözleşmeyi ifa etmekten kaçınmamıştır. Davalı sözleşmenin yapıldığı 1979 yılından taksitlerin bittiği ve dairenin teslimi gereken 1981 yılı sonuna kadar geçen süre içinde inşaat maliyetinin aşırı derecede artmasına rağmen inşaatı tamamladığını bildirerek meydana gelen maliyet artışını yarı yarıya paylaşmayı davacı alıcıya teklif etmiş, fakat alıcı bu teklifi kabul etmiyerek ödediği parayı geri alıp tazminat isteğinde bulunmuştur. Böylece davalı aslında geçersiz olan sözleşmeyi ayakta tutmak ve ifa etmek istediğini bildirmiştir. Talep edilen fiyat farkının 700.000 lira olması, dairenin 1982 yılında 5.000.000 lira değerinde bulunması karşısında, davalının bu değerdeki bir daireyi (1.150.000 + 700.000) 1.850.000 liraya davalıya satmayı kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Nitekim dinlenen tanıklardan bir kısmı aynı apartmandan daire satın aldıklarını, daireyi ilk defa alırken o günün şartlarına göre bir bedel tesbit edildiğini, fakat daire yapıldığında bu bedelin çok ucuz kaldığını, her daireden 600.000 lira ek bedel istendiğini, kendilerinin de talep edilen bedeli ödeyerek dairelerini teslim aldıklarını, çünkü bu bedele dahi dairelerin iyi olduğunu bildirmişlerdir. Bu koşullar altında davalının kötüniyetle sözleşmenin geçersizliğine dayandığını ve hakkını kötüye kullandığını kabul etmek mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular üzerinde hiç durulmadan ve tartışılmadan davalının tazminatla sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırıdır ve bozmayı gerektirir.
2 - Yukarıdaki mozma sebebine göre davalının zararın niteliğine tazminatın kapsamına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 17.4.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.