 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1984/3708
K: 1984/4440
T: 11.06.1984
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı davalıdan satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığı taşınmazın daha sonra tapu ile başkasına satılmış olması nedeniyle değeri olan 700.000 liranın ödetilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve Mahkemece imar-ihya nedeniyle davacı alacağı, 44.073 liraya hükmedilmiş fazla talep reddedilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde satış vaadi sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın, sonradan davalı tarafından üçüncü kişiye satılıp tapuda devir ve temlik edildiği ve bu yerin temlik tarihinde 700.000 lira değerinde olduğu öne sürülerek uğranılan 700.000 liralık zararın tazminini istenmiştir. Dava satış vaadi sözleşmesinde borcun yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Davacı vekilinin 21.5.1982 günlü dilekçesiyle taşınmazı imar ve ihya ederek diğer kazandırdıklarını ifade etmiş olup, burada davanın sadece imar ve ihya için gerekli zaruri ve faydalı masrafların tahsiline ilişkin olduğu yolunda bir sınırlandırma söz konusu edilmemiştir. Bu nedenle mahkemenin sadece davacının yaptığı zaruri ve faydalı giderleri tazmin ettirmesi doğru değildir. O halde davacı hukuken geçerli satış vaadi sözleşmesinin kusurlu olarak davalı tarafından ihlalinden uğradığı zararı Borçlar Kanunu'nun 96. maddesi gereğince tazmin ettirebilir. Davada sözü edilen taşınmazın 4000 er m2 lik yer de haricen düzenlenmiş senetle satılmıştır. Noter senetleriyle yapılan satış vaadleri şekil bakımından geçerlidir. Satış vaadine konu miktarların ifraz edilmeleri mümkün ise bu iki sözleşmeyle davalı bağlıdır ve bu sözleşmelere konu olan yerlerin üçüncü kişiye satışı tarihindeki değerinden davalı davacıya karşı sorumludur. Bu nedenle Mahkeme bilirkişi aracılığı ile satışı vaad olunan 4000 M2 lik yerlerin ifrazının mümkün olduğunu saptadığı takdirde, ferağ ile üçüncü kişiye geçirildiği tarihteki taşınmaz değerinin tespiti ile istekle sınırlı olarak tazminatın davalıya ödetilmesi gerekir. Son 1000 m2 lik yere ilişkin satış vaadi geçersiz bulunduğundan bu kısma ilişkin davacının ödediği satış parasını davacı geri alabilir ve bu kısım üzerinde imar ihyada bulunmuşsa bu konudaki giderlerin tazmini isteyebilir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tespiti yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 11.6.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.