 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1984/1606
K: 1984/3293
T: 01.05.1984
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile uzun zamandan beri Almanya'da ilişkileri olduğunu, birlikte arsa alıp, müşterek bir işhanı yaptırmaya karar verdiklerini, arsa alımı sırasında kendisinin Almanya'da olması nedeniyle, Türkiye'ye gelen davalının arsayı tapuda kendisi üzerine yaptığını, müteahhitle anlaşıp bina yaptırdığını, davalının tapuda ferağ vermeye yanaşmadığını, 7.2.1982 tarihli belge ile davalının kendisine 5.000.000 lira borçlu olduğunu kabul ettiğini, bu belgede kararlaştırılan vade başlangıcında davalının borcunu ödemeyince, aleyhine İstanbul 12. İcra Memurluğu'nca 1982/7040 sayılı İcra takibine başvurduğunu, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu bu nedenlerle davalının takibe itirazının refiyle 5.000.000 lira alacağın % 15 inkar tazminatı ve yasal faiz ile tahsile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 7.2.1982 tarihli belgedeki yazı ve imzanın kendisine ait olduğunu bu belgenin davacının zorla ve öldürme tehdidi ile baskı yapması sonucu tanzim edildiğini, bu konuda Alman Makamlarına vaki şikayeti üzerine tahkikatın devam ettiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davalının itirazının ref'ine 5.000.000 liranın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, inkar tazminatı isteminin reddine karar vermiştir. Karar davalı yanca temyiz edilmiştir.
Davalı vekili 2.2.1983 günlü cevap dilekçesi ile sonradan verdiği 23.6.1983 günlü layihasında ve duruşmadaki cevabında, dava konusu 7.2.1982 tarihli 5.000.000 liralık belgenin davalıdan zorla ve öldürme tehdidi ile alındığını öne sürmüş ve bu konuda tanıkları bulunduğunu bildirerek 7 kişilik tanık listesi vermiştir. Davacının dayandığı 7.2.1982 tarihli belgeye karşı davalı icra takibi sırasında henüz belgenin düzenlenmesinden itibaren bir yıllık süre geçmeden verdiği 2.7.1982 günlü dilekçede, bu belgenin kendisine tehdit ile Almanya'da imzalatıldığını öne sürmek ayrıca bir yıl dolmadan davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde de belgenin zorla kendisinden alındığını açıklamak suretiyle BK.nun 31. maddesinde öngörülen bir yıl içerisinde bu sözleşme ile bağlı olmadığını ve akdi ifa etmeyeceğini beyan etmiş bulunmaktadır. Bu itibarla davalının anlaşmaya icazet verdiği ve artık ikraha dayanamayacağı görüşü kabul edilemez. Davalının ikrah nedeniyle sözleşme ile bağlı olmadığı, savunma olarak da ileri sürülebilir. Sözleşmenin hükümsüz olduğunu bildirmek için bir iptal davası açılması zorunlu değildir. O halde mahkemenin 31. maddede yazılı bir yıllık sürenin geçirilmiş ve senet iptal davası açılmamış olmasına dayanması ve davalının savunmasını incelemeden reddetmesi yasaya aykırıdır.
BK.nun 29. maddesi gereğince, diğer tarafın veya 3. bir şahsın ikrahı ile bir akit yapmış olan kimse, akdin kendisini bağlamadığını iddia edebilir ve böyle bir sözleşme ile ilzam edilemez. HUMK.nun 293. maddesinin 5. bendi gereğince, akitlerde ikrahın olduğu tanıkla isbat edilebilir. Bu durumda, mahkemenin davalının tanıklarını dinlemesi, davacı tarafın mukabil delillerini toplaması ve bu suretle delilleri birlikte değerlendirerek davalının ikrah savunması hakkında bir sonuca varması gerekirken, noksan tahkikat ile davanın kabulüne karar vermesi yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan kararın BOZULMASINA, 5000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine ve istek halinde peşin harcın iadesine, 1.5.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.