 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1984/11203
K: 1985/1053
T: 11.02.1985
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 5.9.1984 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Kat malikleri gerek kendilerine ait bağımsız bölümleri gerekse ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, yekdiğerinin haklarını çiğnememek, yönetim planına uymak, kanunun getirdiği yasaklardan kaçınmakla yükümlüdürler.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (Yasak İşler) başlığını taşıyan 24 üncü maddesinde, ana gayrimenkulün tapu kütüğünde "mesken" olarak gösterilen bağımsız bölümün "işyeri" haline getirilmesi ve kullanılmasının, ancak kat malikleri kurulunun oybirliğiyle vereceği kararla mümkün olabileceği açıklanmıştır. 2814 Sayılı Kanunla değişik 634 Sayılı Kanunun 28/3 üncü maddesi, bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyunu yeterli saymasına rağmen 24 üncü maddeye uygun değişikliğin gerçekleşmesi için oybirliği aranmıştır. Anılan maddenin bu hali ile (emredici Kural ) getirdiğinde şüphe edilmemelidir. O halde, 24 üncü maddeye aykırı halin ortadan kaldırılması ve eski hale getirilmeyi teminen bu işlemi yapan, hatta gider payını ödemeyen kat maliki veya malikleri aleyhine, diğer kat maliklerinden herbiri ya da yöneticinin toplu olarak veya münferiden, 634 Sayılı Kanuna ve genel hükümlere göre dava ve takip açma hakkı mevcuttur. Bu mülahazalarla, yöneticinin ya da bir veya birkaç kat malikinin bu konuda alacağı ilam hükmünden, o davaya katılmamış olsalar bile, diğer kat maliklerinin faydalanacakaları da aşikar hale gelmektedir.
Olayda, kat maliklerinden üçünü, diğer kat maliki davalı aleyhine açtıkları dava sonunda, (işyeri olarak kullanılan bağımsız bölümün onbeş gün içinde mesken lahine getirilmesi için ihtarat yapılmasına) dair aldıkları ilamı, ilamda taraf olmadığı halde, tapu kaydına nazaran bir diğer bağımsız bölüm maliki olduğu belirli kişinin icra takibine, dayanak yapması 634 Sayılı kanun'un ruh ve amacına uygundur. Kaldı ki, mercii kararında aksine görüş yer almadığına nazaran, bu konuda mercii ile Yargıtay arasında görüş ayrılığından da söz edilemez. Bu suretle alacaklının takip hakkının varlığı kesinleşmiş durumdadır.
Takip borçlusunun, ilamda adı yazılı değildir. İlamın alınmasından sonra davalının kendisine ait bağımsız bölümü takip borçlusuna sattığı ve bu yerin onun mülkiyetine geçtiği ihtilafsızdır. Satın alan yeni malik cüz'i halef sıfatı ile, velev ki evvelki malik ve kendisinin bayii kişi aleyhine alınmış olsa bile, bu ilam gereğine uymak zorundadır. Aksi düşüncenin kabulü, emredici nitelikteki 24 üncü madde hükmüne göre, eski hale getirmeyi hedef alan ilamın satış yolu ile hükümsüz hale getirilmesi ve böylece mütevali el değiştirmelerle yasak işlerin sürdürülmesi sonucunu doğuracağı için yasaya uygun düşmeyecektir. Öyle ise, bu ilam gereğinin yerine getirilmesi ve uyması yeni malike karşı da dermeyan edilebilecektir.
SONUÇ : Açıklanan durum karşısında; alacaklı vekilinin temyiz itirazı yerinde görülmekle, temyiz olunan mercii kararının yukarıda açıklanan gerekçeye göre, İcra İflas kanunu'nun 363 Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunu'nun 428 inci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11.2.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Takibe konu ilamda, alacaklı (A.Y.) taraf olup lehine hüküm verilen kişilerden olmadığı gibi bu kişilerden herhangi birinin ardılı da değildir. Bu nedenle alacaklının takip hakkı yoktur. Dava hakkı, ki takip hakkı da bu kavram içinde yer alır her aşamada ve re'sen gözetilecek bir ön öğedir. İlam hükmü 634 Sayılı Kat Mülkiyeti kanunu'nun 24 üncü maddesine dayanmakla oluşur. bu ilamın davada davacı olarak bulunmayan ya da bunların ardılı olmayan diğer kat malikleri tarafından icra takibinde kullanılmasına olanak veremez. Özel ve ayrık bir yasa hükmü de bulunmadığına göre, aksine bir düşünce usul ve takip hukuku sistem ve kurularına aykırı düşer.
Bu nedenlerle, sonucu bakımından doğru olan merci kararının onanmasını gerektiğini düşünmekteyim ve çoğunluk görüşüne katılmıyorum.