 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/65
K: 1984/827
T: 17.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 19.10.1983 tarih ve 833-382 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizine tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Salih ve davalı şirket arasında 10.000 baş kurbanlık koyunun alım-satımı konusunda 26.8.1982 tarihinde bir sözleşme yapıldığını, davalı alıcı firmanın bildirdiği sevk programına göre 10.000 baş koyun 10.9.1982 tarihinde sevkiyata hazır olarak bulundurulduğunu, sağlık kontrolleri ve aşıları yapılmış 7000 koyunun davalı şirket temsilcileri tarafından işaretlenmesine rağmen gemiye yüklenmeyerek, başka bir şahsa ait hayvanların kararlaştırılan gemi ile Libya'ya sevk edildiğini, davalının bu davranışı üzerine müvekkili Salih tarafından itirazda bulunulmuş ise de, sözleşmeyi tek taraflı olarak davalının feshettiğini belirterek, koyunların nakliyesi, işçi, çoban, yem vs. için yapılan masraflarla uğranılan zarar ve kar kaybı ile manevi tazminat da dahil olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere (45.860.000) liradan alınan avans miktarı (25.000.000) liranın tenzili ile bakiye (20.860.000) lira tazminatın tahsilini, diğer müvekkili şirketin sorumluluğu altında davacı Salih lehine davalıya verilen (6.875.000) liralık teminat mektubuna vaki müdahale ve muarazanın men'i ile iadesini talep ve dava etmiş, 4.4.1983 günlü oturumda da müvekkili şirketin vekaletnamesini istihsal edemediği için onun hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket davetiye ve gıyap kararı tebliğine rağmen duruşmalara gelmediğinden yargılama yokluğunda yürütülüp sonuçlandırılmıştır.
Mahkemece, bilirkişi raporları, 26.8.1982 tarihli sözleşme, tanık beyanları ile toplanılan deliller dayanak yapılarak, (15.860.000) liranın davalıdan alınıp, davacı Salih'e verilmesine, (6.875.000) liralık teminat mektubuna davalının vaki muaraza ve müdahalesinin men'i ile mektubun veren banka şubesine iadesine, davacının (5.000.000) lira manevi tazminat isteminin reddine, diğer davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Taraflar arasında, 26.8.1982 tarihinde yapılan sözleşme ile 10.000 baş koyunun alıcı davalı şirketçe hazırlanacak sevk proğramına göre Mersin Limanı'nda teslim edilmek koşulu ile satımı kararlaştırılmış ve davalı tarafından gönderilen aynı gün ve 374 sayılı yazı ile ilk parti 7000 baş koyunun en geç 10.9.1982 tarihinde Mersin Limanı'nda hazır bulundurulması, ikinci parti 3000 baş koyunun sevk programının ise ayrıca bildirileceği belirtilmiş bulunmaktadır.
Davacı taraf buna göre koyunları teslim yeri olan Mersin'de istenilen tarihte hazır bulundurmasına rağmen alıcı firma olan davalı hayvanları teslim almamıştır.
Bu durumda, taraflar arasındaki akit niteliği itibarıyla ticari satım olduğuna göre satıcı davacının, alıcının temerrüdü nedeniyle TTK.nun 25. maddesinin 2. bendi uyarınca malın satışına izin verilmesini mahkemeden istemesi mümkün iken, davacının bu yola gitmediği ve koyunları kendisinin satmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar ticari satımlarda alıcının temerrüdü halinde satıcının izleyebileceği yol anılan maddede gösterilmiş ise de, TTK.nun 25. maddesinin 2. bendi amir bir hüküm değildir (Bkz. Dr. Haluk Tandoğan, Türk Mes'uliyet Hukuku, Ankara 1961, sh. 525-Asistan Ahmet İşeri, Satım Akdinde Alıcının Temerrüdü (makale) Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi 1964, C-II, S. 4, Sh. 674 vd.).
Davacı davalı ile yapılan sözleşmeye göre, malların teslim alınacağı inancı ile satıma konu koyunları Ağrı'dan Mersin'e getirdiği halde, davalı şirket malları tesellümden kaçınmıştır. Her ne kadar o tarihlerde Mersin Liman bölgesinde Şarbon Hastalığı'nın bulunduğu iddia edilmekle ise de, dosya arasında bulunan Mersin Gümrük Başmüdürlüğü'nün Şubat-1983 tarihli cevabi yazısında, davalı şirket adına 19.9.1982 tarihinde 10.650 baş canlı koyunun Libya'ya ihracının yapıldığı ifade edildiği gibi, ayrıca davacı tarafından teslime hazır bulundurulan hayvanların her türlü aşılarının yapılmış olduğu ve sağlık raporlarına göre de, bulaşıcı hastalıklardan sabin bulundukları belirtilmiş olduğundan bu iddianın da varit olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı akdin yerine getirileceği zannı ile bazı masraflar yapmış ve alıcının temerrüdü nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş olmasına göre, bu iddiası tahakkuk ettiği takdirde alıcıdan bunları talep edebileceğinin kabulü gerekir. Ancak, burada çözümlenmesi gereken husus davacının, alıcının temerrüdünü müteakip TTK.nun 25. maddesinin 2. bendinde öngörülen yola başvurmadığına göre davalıdan isteyebileceği zararın nasıl saptanacağıdır.
Yukarıda da açıklandığı gibi, TTK.nun ticari satışa ilişkin 25. maddesinin 2. fıkrası hükmü mecburi değil, ihtiyari bir hükümdür. Anılan maddenin 1. fıkrasında ise, 1. ila 5. fıkra hükümleri saklı kalmak koşuluyla, tacirler arasındaki ticari satışta da dahi BK.nun satışa ilişkin hükümlerinin uygulanacağı yazılıdır. Şu halde davacının, alıcının temerrüdü halinde zarar ve ziyanının nasıl hesap edileceğine dair BK.nun 212. maddesinden yararlanması mümkün olacak demektir.
Bu madde hükme göre ise, zararın ya somut (müşahhas) ya da soyut (mücerret) olarak hesaplanması gerekmektedir.
Davacı, alıcının tesellüm etmediği koyunları satmaya çalıştığını beyan ettiğine göre, satabildiği koyunlar var ise, bunlar için BK.nun 212. maddesinin 1. fıkrası hükmü uygulanarak zararının somut biçimde saptanması, satamadığı koyunlar için ise, cari fiyat mevcut olduğu takdirde 2. fıkra hükmü uyarınca soyut bir şekilde zararının tesbiti gerekir.
Olayımızda koyunların başka yerde teslimi kararlaştırılmış ve davacı bu nedenle koyunları Ağrı'dan teslim yeri olan Mersin'e getirmiş ve orada teslime arz etmiş olmasına rağmen, davalı bunları tesellümden imtina eylemiş olduğuna göre, yukarıda belirtilen zararlardan başka davacının bu yüzden yapmak zorunda kaldığı masrafları da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu cümleden olarak davacı, koyunların Ağrı'dan Mersin'e nakli için yaptığı taşıma masraflarını, çoban ücretlerini, yolculuk gereği fazladan yapmak zorunda kaldığı yem giderleri ile bakma ve hayvanların aşı masraflarını, koyunların satılması için diğer illere nakliyesi sırasında yapılan masrafları ve Mersin'de zaruri bekleme süresi içerisindeki yaptığı giderleri isteyebilir.
Ancak, bu zararlar hesaplanırken, yalnız teslimi talep edilen ilk parti koyun miktarı 7000 baş olduğu ve bu miktarın 10.9.1982 tarihinde Mersin'de hazır bulundurulması ve mütebaki kısmının da bilahare davalının tesbit edeceği sevk programına göre teslimi kararlaştırılmış olduğundan, davacının zararının 7000 koyun üzerinden hesaplanması gerekir.
Buna göre, mahkemece yapılacak iş; davacı vekilinden satılan ve satılamayan koyun adedinin ne olduğu sorulup, satılanlar için aleyhe bir fark doğmuş ise, bunların miktarının neden ibaret olduğu açıklattırılarak, buna dair delilleri varsa ibraz ettirildikten sonra toplanması, satılamayan koyunlar varsa bunların piyasa rayicinin araştırılması ve bütün bu hususların ikmalinden sonra da davacının yapmak zorunda kaldığı masraflar da gözönünde tutularak davalının temerrüdü sebebiyle maruz kaldığı tüm zararının neden ibaret olduğunun bu işlerden anlayan ve birisi hukukçu diğerleri hayvan bakım ve ihracat işleriyle iştigal eden kişiler arasından seçilecek üç bilirkişi marifetiyle tesbiti ile hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibarettir.
Hal böyle iken eksik ve yetersiz inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (bir) numaralı bentde yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ve (iki) numaralı bentde yazılı nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), davalı vekili duruşmaya geldiğinden 6500 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınark davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.2.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.