 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/5616
K: 1984/6222
T: 12.12.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Adana 2. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 13.6.1984 tarih ve 493 - 420 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istemiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilnin davalıya (35.000) ton petrokok satıp teslim ettiğini, davalının rutubet oranı fazladır diye kısmen ödeme yapmaktan imtina ettiğini, oysa davalıya karşı rutubbet oranı bakımından bir taahhütleri bulunmadığını ileri sürerek (14.538,174) liranın, iskonto haddi üzerinden faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, petrokok alımı konusunda .......... A.Ş. ile bir anlaşma yaptıklarını, buna göre petrokokta % 8'den fazla rutubet oranı bulunamayacağını davacının...... Firması'nın şartlarıyla teslimi üstlendiğini ve ortalama % 10,85 rutubet ihtica eden mal teslim ettiğini bu nedenle davacıya fazla çıkan rutubet miktarında eksik ödeme yaptıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
HUMK.nun 388. maddesinin 3 - 5. bentleri hükümlerine göre, mahkeme kararlarının asgari olarak, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, mahkemece incelenen maddi ve hukuki olay ve meselelerin özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını ihtiva etmeleri zorunlu bulunmaktadır. Yine, meri Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olmasını amir bulunmaktadır. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK.nun 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Temyiz konusu yapılan mahkeme hükmü ise, HUMK.nun 388/3 - 5. maddesinde belirtilen unusurları ve özellikle gerekçenin ne olduğunu ihtiva etmemekte sadece (...toplanılan deliller, tekmil dosya münderecatı ve davacı tarafından ibraz edilen deliller mahkemece nazarı itibare alındığından bu husustaki işbu dava sübuta ermemiş ve doğrulanmamış olduğundan davanın reddine...) şeklinde kaleme alınmış bulunmaktadır. Böyle bir karar yasaya aykırı olduğu gibi HUMK.nun 428. maddesine göre, Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından davacı vekilinin sırf bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 6500 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.12.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.