 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/531
K: 1984/1270
T: 06.03.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bolu Asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkilinden sipariş ettiği çeşitli malların faturaya bağlanarak davalıya, tesellüm fişi alınarak gönderildiği halde davalının (297.150) liralık mal bedelinden (70.000) lirasını peşin ödedikten sonra bonoya bağlanan 227.350) lira borcuna ödemeye yanaşmadığını ileri sürerek bu alacağın kanuni faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında siparişi veren müvekkili ve temsilcisi olmadığını, kendisine dava konusu malların da teslim edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanılan delillere, tesellüm fişine, davacının defter kayıtlarına ve alınan bilirkişi raporu ile B.K.nun 32 nci maddesi hükmüne dayanılarak davanın (217.150) liralık bölümün kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, satış akdine dayanarak davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmişse de davalı böyle bir ilişkinin mevcut olmadığının beyan etmek suretiyle borcu inkar etmiştir. Bunun üzerine davacı malın kendisine verilen sipariş fişleri üzerine hazırlanıp bir kısmının Huzur Ambarı aracılığı ile gönderildiğini, bir kısmını da imza mukabili teslim ettiğini bildirerek sözünü ettiği belgeleri ibraz etmiştir. Ne var ki davalı bu belgelerdeki imzaları kabul etmediği gibi, kendi adamlarına ait olmadığını da bildirmiştir. Bu durumda davacıdan malı teslim ettiğine dair başkaca delilleri olup olmadığı sorulup varsa bu deliller toplandıktan ve gerektiğinde inkar edilen imzaların davalıya veya onun adamlarına ait olup olmadığı da araştırılıp, bu konuda da bilirkişi incelemesi yapıldıktan ve ambara teslim edilen eşyanın akıbeti de araştırıldıktan sonra hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; davacı tarafından ibraz edilen sipariş ve tesellüm ile davacı defter kayıtlarına itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 6.3.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.