 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/5003
K: 1984/5397
T: 09.11.1984
DAVA : Erdoğan ile...Salamuracılık San. ve Tic. A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı (Kemalpaşa Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 9.3.1984 gün ve 486/65 sayılı hükmü onayan dairenin 5.6.1984 gün ve 3097/3308 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 27.8.1982 tarihinde genel kurulca yönetim kurulu üyeliğinden azledildiğini ve yerine yeni bir üye seçildiğini, ancak ana sözleşme geregince 1982 yılı karından yönetim kurulu üyelerinin her birine 2.506.516 lira temettü ikramiyesi dağıtıldığını, hizmet süresine göre işbu ikramiyenin bir bölümünün kendisine verilmesi gerekirken, tamamının yerine seçilen yeni üyeye verildiğinden bahisle hizmet süresine göre ve ikramiye olarak 1.671.010 liranın tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı taraf azledilen bir yönetim kurulu üyesine temettü ikramiyesi verilemeyeceğini savunmuş, mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiş, hüküm dairemizin 1984/3097-3308 sayılı ve 5.6.1984 günlü kararıyla onanmıştır.
Davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, şirket yönetim kurulu üyesi ile şirket arasında bir vekalet sözleşmesinin oluşmasına, BK.nun 386/3. maddesi gereğince sözleşmede hüküm varsa veya teamül gerektiriyorsa vekile ücret verilmesi gerekmesine, TTK.nun 333. maddesinin de bu hususu teyid etmesine, anasözleşmenin 27/2. maddesinin yönetim kurulu üyelerine verilecek temettü ikramiyesi miktarını tesbit etmiş olmasına ve esasen miktar üzerinde bir uyuşmazlık bulunmamasına, aynı üyelik için bir dönemde iki kişinin üyelik görevi yapmış olmaları halinde, vekalet sözleşmesinin genelde bir hizmet sözleşmesi olduğu da gözönüne alınarak, temettü ikramiyesinin bu iki üyenin hizmet sürelerine göre bölüştürülmesinin yasa hükümlerine uygun olmasına, kaldı ki, genel kurul tutanağından anlaşıldığına göre, azil hususu oylamadan önce davacının istifa dilekçesi vermiş olmasına göre, olayda gerçek bir azil kararının varlığından söz edilemeyeceğine, zira istifanın karşı tarafa ulaşmasıyla hükümlerini hemen doğuran bozucu nitelikte bir yenilik doğurucu hak olmasına (Prof. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Cilt 2, 1982, Sh. 427), bu suretle davacının genel kurulda istifasını vermesiyle ve aynı anda karşı tarafa (şirket) ulaşmasıyla davacının yönetim kurulu üyeliğinin o anda sona ermiş bulunmasına (Fritz de Steiger, le Droit des Societefs Anonymes en Suisçe) artık yönetim kurulu üyeliği sıfatı kalmamış kişinin üyelikten azlinin de sözkonusu olamayacağına ve bu nedenle davacının istifa suretiyle yönetim kurulu üyeliğinden ayrılması gerektiğine göre, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesi gereğince reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınmadığı anlaşılan 1000 lira tashihi karar harcının ve 1500 lira para cezasının tashihi isteyen davalıdan alınmasına, 9.11.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.