Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/4638
K: 1984/4740
T: 15.10.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Hatay Asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen 26.3.1984 tarih ve 7 - 198 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kagıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü
KARAR : Davacı vekili davalılardan (M.)'in sahibi bulunduğu, diğer davalı Şirketin nama yazılı A tertibi 1 adet ve nama yazılı kurucu 5 adet pay senetlerini kurucular içinde alıcı çıkmadığından yönetim kurulunun 19.1.1983 günlü kararına uygun olarak (419.000) liraya müvekkiline satıp devrettiğini ve kaydına işlendiğini ortaklığa kabul edildiğini, sonradan davalı şirketin 26.11.1981 günlü yazı ile müvekkilinin yap defterine kaydedilmiyeceğini bildirdiğini, davalı (M.)'in de aynı görüşe katıldığını ve bedeli de almadığını açıkladığını belirterek anılan yönetim kurulu kararı ve yapılan işlemler nedeniyle müvekkilinin adına pay defterine yazılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı (M.E.) ana sözleşme gereğince pay devri için gereken koşullara uyulmadığını o sırada davacının eşinin yönetim kurulu başkanı bulunduğunu koşulları sonradan tamamlayacağını bildirdiğini, kurucu diğer paydaşların onayının alınmadığını bedellerinin davacı adına bankaya bloke edildiğini ileri sürmüştür.
Davalı şirket vekili, kurucu pay senetlerinin ana sözleşme 9 maddesi gereğince öncelikle kurucular tarafından rüçhan hakkı ile alınabileceğini, alıcı çıkmadığı takdirde yönetim kurulu kararı ile başkalarına devredileceğini, TTK. 418 maddesinde aynı hükmü taşıdığını, kurucu paydaşlara öneride bulunulmadığını onaylarının da alınmadığını, davacının eşi olan yönetim kurulu başkanının onay almayı vaadettiğini, yönetim kurulu 2 üyesinin (Kurucular arasında alıcı çıkmadığına dair belge getirilmesi) halinde devren kabul edileceğine ilişkin şerhleri bulunduğunu, davacı eşinin oy kullanamıyacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, Savunma ilgili belgeler ve tanık anlatımları gereğince Şirket Paydefterinde davacı adı bulunmadığı, ana sözleşme 9. maddesi uyarınca Kurucular'a ait A tertipi pay senetlerinin kurucular arasında alıcı çıkmadığında yönetim kurulunun kabul edeceği kişilere devredilebileceği olayda kurucu ortakların haberdar edilmediği, alıcı çıkmadığına ilişkin yönetim kurulu kararının gerçek dışı bulunduğu ayrıca davacı eşinin karara katılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu olayda davacı davalılardan (M.E.)'na ait 5 adet kurucu hisse senedi ile 1 adet (50.000) liralık A tertibi hisse senedi satın almış senetlerin arkasına ciro şerhi yazılarak senetler davacıya teslim edilmiştir. Bu senetle TTK. 416/2 maddesinin ilk cümlesi gereğince davacı ile davalı (M.E.) arasındaki devir işlemi geçerli bir biçimde tamamlanmıştır.
Şirket ana sözleşmesinde nama yazılı hisse senetlerinin devrini engelliyen bir hüküm mevcut değildir. Bu itibarla ve TTK. 416/1. maddesi gereğince devir mümkündür. Ancak Şirket ana sözleşmesinin 9/2 maddesine göre kuruculara ait A tertibi hisse senetlerinin devri ancak kurucular arasında yapılabilir. kuruculardan alıcı çıkmadığı takdirde idare meclisinin kabul edeceği kimselere devredilebilir. Olayda davalı şirket yönetim kurulu 19.1.1978 günlü toplantısında kurucular arasında istekli çıkmadığından bahisle dava konusu pay senetlerinin davacıya devrini aynı gün ve 49 no'lu kararı ile kabul etmiştir. Bu suretle sözleşmenin 9/2 maddesindeki şart yerine gelmekle devir şirket yönünden de tamamlanmış bulunmaktadır. Her ne kadar TTK. 416/2 maddesinin 2. cümlesi gereğince devrin şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade edeceği hükmü mevcut ise de, bu davalı şirketin dahili bir işi olup bunu yapmamış olması hale olumlu yönde alınan bir yönetim kurulu karının mevcudiyeti karşısında MK. 2. maddesine de aykırı bir tutum olmakla ve davacı davasında esasen devrin pay defterine işaretlenmesini istemekle davanın kabulü gerekirdi. Aradan 4 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra yeni bir yönetim kurulu kararı ile davacının doğmuş bu hakkı zaman geçtikten sonra yeni bir yönetim kurulu kararı ile davacının doğmuş bu hakkı elinden alınamaz. Diğer kurucu paydaşların muvafakatları olup olmadığını araştırmak da davacıya değil davalı şirkete düşen bir görevdir. Davalı şirket yönetim kurulunun 19.1.1978 günlü yönetim kurulu kararında bu araştırmanın yapıldığı ve diğer kurum ortaklardan istekli çıkmadığının tesapit edildği yazılı olmasına göre, Ana sözleşmenin 9/2 maddesindeki şartın gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekir.
Bu kabulün aksi de katınlanmış değildir.
Davalı şirket yönetim kurulu 7 üyeden oluşmaktadır. TTK. 330. maddesi gereğince yönetim kurulunun karar verebilmesi için üyelerden en az yarısından bir fazlasının hazır bulunması ve kararların toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alınması lazım gelmektedir. Olayda yönetim kurulu üyelerinin tümü 19.1.1978 günlü toplantıya katılmışlardır. Kararda karşı oy görülmemektedir. Her ne kadar yönetim kurulunun başkanı pay senetlerini devralan davacının eşi ise de, ve TTK. 332. maddesi gereğine müzakereye iştirak etmemesi gerekirse de, geri kalan 6 üye gerekli iştirak nisabını sağlamış bulunmaktadır. Her ne kadar yönetim kurulu üyelerinden (H.G.) ve (Z.B)'nın imzaları altında imzasız bir şekilde ve davacının sonradan ilave edildiğini iddia ettiği (diğer kurucuların istekli olmadıklarını devir belge ibraz edilmesi kaydı ile) şarttı konulmuş ise de, yukarda belirtildği gibi bu şartı yerine getirmek davacıya ait olmadığı gibi bu iki üyenin muhalef kaldığı kabul edilse bile 6 üye ile toplanılmış sayılması gereken yönetim kurulunda 4 kişinin devre olumlu oy kullanması karşısında iş bu 19.1.1978 günlü yönetim kurulu kararının TTK. 330. maddesine uygun alınmış olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda davacının ortaklık sıfatının ve davanın kabulü ile davacıya devredilmiş pay senetlerine ilişkin devrin Şirket Pay defterine kaydına karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 15.10.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Bankalar hukuku] go to this web-site 
  • 17.06.2025 10:32
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini