 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/407
K: 1984/486
T: 02.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa Asliye 5. Hukuk Hakimliğince verilen kararın temyizen incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresinde verilmiş olduğu anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili müvekkillerinden (H.Ü.)'nün davalılardan Ocak/1983'te tanesi 450 liradan 300 adet piliç satın almış olup, bugüne kadar bedellerine mahsuben 430.000 TL.nı ödediğini, bakiye 920.000 TL. borcu kaldığını, ancak alınan piliçlerden 1350 tanesinin seri halinde öldüğünü, yaptırılan tespit ve alınan raporlara göre bu ölümlerin civcivlere daha 1 - 2 günlük iken (merak) aşısının yapılmamış olmasının yolaçtığının anlaşıldığını, böylece davalının ayıplı mal sattığını, bu ayıbı bilmese bile B.K. md. 194'e göre sorumlu olduğunu, kaldı ki davalının tavukçu olup bilmesi gerektiğini, müvekkilinin ölen piliçler nedeniyle 1.282.500 TL. zararı bulunduğunu, davalının ayıplı mal satışı nedeniyle elinde bulunan senetleri iade etmesi gerektiğini öne sürerek ... vadeli ve .... tarihli senetlerin karşılıksızlığı nedeniyle iptallerini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesiyle, civcivlerin zamanında aşılanmış olduğunu, satıştan 4-5 ay sonra meydana gelen ölüm olaylarının başka hastalıklardan olabileceğini ve bunun yaygın olarak görülmekte olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, tesbit raporuna itiraz etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, iptali istenen senetlerin bedellerinin icraya yatırıldığı ve iptali istenen senet kalmadığı, davacıların zararlarını kesin olarak tesbit edip tazminat davası açabileceklerinden bahisle dava reddedilmiştir.
kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalıdan satın aldığı piliçlerin, satıştan önce ve henüz civcivken aşılanmaları gerekirken aşılanmamış olmaları sonucu hastalanarak öldüklerini ve bundan dolayı uğradığı zarar nedeniyle semene karşılık davalıya vermiş olduğu bonoların karşılıksız kaldığını öne sürerek, borçlu olmadığının tesbitiyle bonoların iptalini talep ve dava eylemiştir. Bu hali ile bu da va davcının tazminat alacağı ile semen borcunun BK. 118/1, 2. maddesi hükmü gereğince takası sonucu semen borcu kalmadığı iddiasına dayalı ve İİK.nun 72 nci maddesinde yazılı bir çeşit menfi tesbit davası niteliği taşımaktadır. Anılan maddenin 6. fıkrası hükmüne göre, davanın devamı sırasında tedbir alınmamış ve borç da ödenmiş olduğu takdirde, davaya istirdat davası olarak bakılması lazım geldiğinden, mahkemece işin esasına girilerek taraflar arasındaki esas akti ilişkinin tabi olduğu hükümler dairesinde inceleme yapılması ve sonucuna göre davacının bir zararı olup olmadığı tesbit edilerek, bir zararı olduğu anlaşıldığı takdirde (davacının olayda müterafik kusuru olup olmadığı da nazara alınarak), bu zarar tutarının davalıya dava konusu bonolar ile olan borcu ile takas ve mahsubu yapılması ve zarar tutarınca bonolar ile verilmesi gerekirken, bu hususlar gözönünde tutulmadan yazılı olduğu üzere davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 2.2.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.