 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/3389
K: 1984/3351
T: 07.06.1984
DAVA : (M.) Hak. ve Tic. A.Ş. ile (H.) A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı Mersin Asliye 3. Hukuk Hakimliğince verilen 29.11.1983 gün ve 590-541 sayılı hükmü onayan dairenin 19.3.1984 gün ve 1421-1538 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, Habur gümrük kapısına ibraz edilmek üzere davalı bankadan alınan 500.000 liralık teminat mektubunun zayi olduğunun tesbiti ile iptaline karar verilmesini istemiş davalı banka husumetin kendikine düşmediğini belirtmiş, Mahkemece davalı bankaya husumet düşmeyeceğinin kabulü ile beraber teminat mektubunun zayi olduğunun da anlaşıldığını belirterek mektubun zayi olduğunun tesbitine ve bu nedenle iptaline karar verilmiş, hüküm Dairemizin 84/1421-1538 sayılı ve 19.3.1984 günlü kararıyle ve davacının, niteliği itibariyle, bir müsbet tesbit davası olduğu ve bu gibi davaların hasımlı açılması gerektiği gerekçesiyle hüküm onanmıştır.
Davalı banka karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacı, davalı bankadan muhatap Habur Gümrük Saymanlık Müdürlüğüne vermek üzere 500.000 liralık sair teminat mektubu aldığını, ancak bu mektubun zayi olduğundan bahisle zayi olduğunun tesbitine ve ayrıca mektubun iptaline karar verilmesini istemektedir.
Bilindiği üzere zayi nedeniyle iptal TTK.nun kıymetli evrak'a ilişkin 3. kitabında düzenlenmiştir. Teminat mektubu kıymetli evrak tarifine giren bir belge değildir. Teminat mektubunun kendisi, garanti veren banka ile garanti alan muhatap arasındaki garanti sözleşmesinin bir belgesidir. Bu nedenlerle TTK.nun hükümlerine göre zayiinden dolayı iptal kararı verilemez.
Ancak teminat mektubu iade edilmedikçe banka komisyonunu almaya devam edecektir. O halde zayi halinde, teminat mektubu lehdarı ne yapmalıdır? Taraflar arasındaki düzenlenmiş (teminat mektubu kredi taahhütnamesinin) 5/2 maddesi davacı lehdar borçlunun taahhüdünün hangi hallerin gerçekleşmesi halinde ortadan kalkacağını düzenlemiştir. Bu halleri: a) - Teminat mektubunun mübalığı tarafından iptali veya geri verilmesi; b) - muhatabın teminat mektubundan dolayı bankayı ibra etmesi, c) - teminat mektubunun iptali hakkında kesinleşmiş bir mahkeme hükmünün bankaya tevdi'inden ibarettir.
Davacı bu hallerden hiçbirini gerçekleştirmemiş, davalı bankayı dava etmiştir. Oysa, davalı bankaya karşı zayi nedeniyle alacağı bir iptal kararı bankayı muhataba karşı teminat mektubundan doğan sorumluluktan kurtaran bir karar olmayacaktır. Mubalığı koşulları varsa her zaman teminat mektubuna dayanarak bankaya karşı talepte bulunabilir. O halde teminat mektubunun iptali davasında, davalı mektubu veren banka olamaz. Böyle bir davanın davalısı ancak muhatap olabilir.
Bu durumda davacı teminat mektubu riski veya komisyon vs. giderlerinden kurtulmak istiyorsa, sözleşmenin 5/2. maddesi gereğince ya muhataptan mektubun taraflarınca iptal edildiğine veya mektupdan dolayı muhatabın bankayı ibra ettiğine ilişkin muhataptan bir belge alarak bankaya ibraz etmesi yahut mektubun iptali için muhatabı dava etmesi gerekmektedir.
Mahkemenin, davanın davalı bankaya değil, muhataba karşı açılması gerekeceğinden bahisle ve ayrıca açıklanan nedenlerle mektubun zayi olduğunun tesbiti ve iptali talebinin de hasımsız çözümlenemeyeceğini de belirterek davayı husumetten reddetmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hem bankanın kusursuz olduğundan bahisle omun hakkındaki davayı reddetmesi gerekçe yönünden, hem de teminat mektubunun zayiinin tesbitiyle iptaline karar vermesi bozmayı gerektirmiştir. Ancak, hükmün her nasılsa onandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin HUMK. nun 440. maddesine uygun bulunan karar düzeltme isteminin kabulü lazım gelmiştir.
SONUÇ : Davalı bankanın karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizin 84/1421-1538 sayılı ve 19.3.1984 günlü onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 7.6.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.