 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/3276
K: 1984/3641
T: 22.06.1984
DAVA : Hasan ile Behçet arasında çıkan davadan dolayı (İstanbul 8. Asliye Hukuk Hakimliği_nce verilen 13.12.1983 gün ve 487-620 sayılı hükmü onayan dairenin 19.3.1984 gün ve 1249-1530 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının 139.790 liralık senedi gayrimeşru yoldan ele geçirerek, İstanbul 12. İcra Memurluğu'nun 1982/4944 sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhinde takibe giriştiğini, yine aynı icra memurluğunun 1982/9506 sayılı dosyasındaki 485.000 liralık borçtan dolayı yapılan ilamsız takibin de haksız olduğunu ileri sürerek, sözü edilen senet ve takipten dolayı borçlu bulunmadığının tesbitini istemiş, mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 19.3.1984 gün ve 1984/1249-1530 sayılı kararı ile onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.
Davacı, davalının İstanbul 12. İcra Memurluğu'nun 1982/9506 sayılı dosyasında, senetsiz verdiği nakit para ile adi ortaklık sonucu payına düşen alacağı tutarı 485.000 liranın tahsili için belgeye dayanmaksızın icra takibi yaptığını, ancak davalıya hiç bir borcu olmadığını ileri sürerek, menfi tesbit davası yolu ile borçlu olmadığının tesbitini istemiştir.
İcra ve İflas Kanununun koyduğu şekli hukuk kaidereli ile esasa ait maddi hukuk kaideleri ekseri ahvalde birbirine uygun düşen sonuçlara vasıl olmakla beraber bu uygunluk her zaman zaruri değildir. İcra ve İflas Kanununun, şekli hukuka ilişkin kaidelerinin tatbiki bazı hallerde borçlu aleyhine maddi hukukun ihlaline yol açarsa, bozulan dengenin düzeltilmesi için menfi tesbit ve istirdat davaları ile mahkemelerin cebri icraya müdahaleleri, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesinde kabul ve tanzim edilmiştir. Menfi tesbit davasının konusu, takip mevzuu alacağın doğum şartlarından herhangi birisinin eksikliği veya sukut sebeplerinden birinin varlığı halinde yokluğunun tesbitidir (Prof. İ.E. Postacıoğlu, İcra hukuku Esasları, 1982, sh. 261). Amaç, bir kimsenin maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde, ödeme emrine itiraz etmeyi şu veya bu sebeple ihmal etmesi veya itiraz edip de bu itirazın İİK.nun 68. maddesindeki belgelerden biri ile ispat etmemesi nedeniyle, hakkında icra takibinin kesinleşmesi halinde, maddi hukuk bakımından gerçekten borçlu olmadığını iddia eden borçluya, borçlu olmadığının genel hükümlere göre tesbiti imkanını tanımaktır. Kanun, alacaklı ile borçlunun menfaatlarını mümkün olduğu ölçüde bağdaştırmak ve kesinleşmiş icra takibini sürüncemede bırakmamak için (menfi tesbit) ve (istirdat) davaları müesseselerini kabul etmiştir. (Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk, 1983, sh. 229 vd.).
72. maddesine göre, borçlu icra takisbinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (MK. 6).
Menfi tesbit davasında, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik düşünülemeyeceği açıktır. Bu davada da genel kural uygulanır. Menfi tesbit davasında, borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını veya sahiden bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düşütüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiğini borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumlarda ispat yükü doğal olarak kendisine düşecektir (Prof. B. Umar-Dr. E. Yılmaz, İspat yükü, 1980 sh. 131 vd; Prof. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1980, C/2, sh. 1362).
Varılan sonuç istirdat davası bakımından da geçerlidir. Nitekim Yargıtay hukuk Genel kurulu, belgesiz olarak yapılan ilamsız icra takiplerine itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşmesi sonucu,a takip konusu borç ödendikten sonra açılan geri alma davalarında ispat yükünün davalı durumunda olan alacaklıya ait olduğuna karar vermiştir (3.2.1982 gün ve 1980/3-1347, 1982/73 sayılı karar. YKD. Ocak-1983, sh. 17).
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı alacaklı 1982/9506 sayılı icra dosyasında, 485.000 liralık alacağının tahsili için ilamsız icra takibine girişmiş ve borçlunun itiraz etmemesi nedeniyle takip kesinleşmiştir. Dava konusu olayda icra takibi bir belgeye dayanmamaktadır. Ödeme emrine itiraz edilmemesi sonucu ilamsız icra takibinin kesinleşmesi, takip hukuku yönünden sonuç doğrurur, Bu husus, borçlunun, borçlu olduğunu ikrar ettiğine dair maddi hukuk yönünden bir karine teşkil etmez (Aksi görüş için bakınız, Prof. B. Kuru, ağe, sh. 1364). O halde davalı alacaklı, evvelemirde davacı borçludan alacaklı olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Diger taraftan genel hükümler uyarınca ispat yükünün dağıtımında objektif iyiniyet kurallarının da gözönünde tutulması gerekir. Alacaklı davalının, herhangi bir delil ibraz etmeyerek, icra takibinin kesinleştiğini ileri sürmekle, davacı borçlunun, borçlu olmadığını ispat etmesi, olumsuz olayların ispatındaki güçlük ve çoğu zaman imkansızlık gözönüne alınırsa, borçluya olumsuz bir olayın ispatına zorlamak olur ki bu objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklının, senetsiz takip konusu yaptığı 485.000 lira alacak için, borçlu tarafından açılan bu menfi tesbit davasında, ispat yükü davalı alacaklıya yüklenerek, 485.000 liralık alacak yönünden delillerini ibraz olanağı tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevrilerek davacı borçluya yüklenmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş ve hükmün bu alacakla ilgili kısmının bozulması icabederken her nasılsa onandığı anlaşılmakla, davacı tarafından karar düzeltilmesi istemi HUMK.nun 440. maddesine uygun bulunarak kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulüne ve Dairemizin 19.3.1984 gün ve 1984/1249-1530 sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün 485.000 liralık kısmının yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin ve tashihi karar harçlarının isteği halinde karar talebinde bulunana iadesine, 22.6.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.