 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/2591
K: 1984/3223
T: 01.06.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kocaeli Asliye 2. hukuk Hakimliğince verilen 26.12.1983 tarih ve 180-764 sayılı hükmün temyizen tetkiki müteriz Denizcilik A.Ş. avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Denizcilik A.Ş.'ne ait "A" tankerinin 5.5.1979 tarihinde yangına maruz kalması üzerine gemi ve yük yararına (kurtarma ve yardım) hizmeti yapıldığını, müşterek avarya doğuran bu durum için mahkemece seçilen (dispeççi) tarafından düzenlenen raporun davacı tarafından mahkemece onanması istenmiş ve davalıların da itiraz etmeleri üzerine mahkemece itirazlar varit görülmeyerek dispeç raporunun onanmasına dair verilen karar muterizler D. Bankası T.A.Ş. H. Sigorta A.Ş. G. Sigorta A.Ş. Denizcilik A.Ş. ile S.Y. ve arkadaşları vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 21.9.1982 günü 3324-3599 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, bozma uyarınca toplanan delillere ve alınan bilirkişiler kurulu raporuna göre nihai dispeç raporunun düzenlenmesi için dosyanın dispeççi tayin olunan A. A.'ya tevdiine, bu nedenle duruşmanın şimdilik bitirilmesine 26.12.1983 tarihinde karar verilmiştir.
Kararı muteriz Denizcilik A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Dispeç raporunun onanmasına dair olan yerel mahkeme kararı Dairemizin 21.9.1982 gün ve 3324-3599 sayılı ilamı ile bozulmuş; mahkemece 18.4.1983 günlü oturumda bozmaya uyulmuş bulunmasına göre usul hükümlerince temyiz edenler yönünden kazanılmış hak doğmuş olup artık mahkemenin ancak uyulan bozma kararı dairesinde işlem yapması zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk nedeniyledir ki mahkeme bozma kararında belirtilen şekilde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. TTK.nun 1211. maddesinde ise dispeç raporunun onanması için açılan davada dispeç raporuna itirazların nasıl halledileceği ve ne yolda karar verilebileceği (itiraz yapılmışsa ilgililer dinlenir; itirazın yerinde olduğu görülür veya başka surette bir anlaşmaya varılırsa dispeç buna göre düzeltilerek tastik olunur) denmek suretiyle açıkça gösterilmiş, hatta itiraz edilmeyen kısımların ayrı bir kararla tastik olunabiliceği dahi belirtilmiştir.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; uyulan bozma kararı gereğince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen rapor yeterli ise itirazları halletmek suretiyle dispeç raporunu bu değişik şekli ile düzelterek onamaktan ibarettir. Mahkemenin bu yasal zorunluğu gözardı ederek artık bu aşamada dispeççi tayini veya değiştirilmesi hiçbir şekilde sözkonusu değilken TTK. ve usul hükümlerince tamamen aykırı biçimde bozmadan sonra rapor veren bilirkişilerden birisini kendiliğinden yeni dispeççi tayin ederek duruşmaya son vermesi ve dava dosyasını nihai nitelikte bir kararla kapatması, işi sonuçlandırmayıp aksine çıkmaza sokmuş olması usul ve yasaya aykırı ve bozma nedenidir.
Mahkemenin dispeççi tayini ile ilgili kararlarının kesin oluşu da ancak henüz bir dispeç raporu verilmeden yani dispeç raporunun onanması hakkında bir dava açılmadan önceki aşama ile ilgili olup dispeççi tayin edildikten ve dispeç raporu verildikten sonra artık yeniden dispeççi tayini sözkonusu olmayıp ancak TTK. 1211. maddesi hükmünce dispeç raporuna itirazların bilirkişiye halletirilmesi ve ona göre dispeç raporunun mahkemece bilirkişiye raporuna göre değiştirilip onanması gerektiğinden, buna aykırı olan mahkemenin 25.12.1983 günlü son kararının temyizi mümkün olup belirtilen nedenlerden ötürü bozulması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıdaki nedenlerle Denizcilik A.Ş.'nin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin 26.12.1983 gün ve 180-764 sayılı kararının BOZULMASINA, ve HUMK. 429. maddesi gereğince dosyasının İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.6.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava TTK.nun 1209/2. maddesi gereğince yük sahibi sıfatıyla dispeç yaptırılması ve bu amaçla ayni kanunun 1208/1. maddesine göre mahkeme marifetiyle dispeççi tayin istemlerini kapsamaktadır.
Mahkemece bozmaya uyularak gemi değeri ve yükle ilgili itirazların teknik ve parasal açıdan değerlendirilmesi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve 2.9.1983 tarihli rapor alınmıştır. Uzman kişiler tarafından düzenlenen ve doyurucu gerekçeyi içeren bu raporun alınmasından sonra mahkeme 26.12.1983 tarihli ara kararı ile dosyanın dispeççi tayin olunan Prof. A.A.'ya tevdiine karar vermiştir.
Mahkeme kararında aynen "dosyanın nihai dispeç raporunun düzenlenmesi için dispeççi tayin olunan ve uzman olan Prof.A.A.'ya tevdiine ve rapor geldikten sonra durumun bilahare düşünülmesine ve buna göre duruşmanın bitirilmesine" denilmektedir.
Usul Kanununda "duruşmanın muvakkaten bitirilmesi" şeklinde bir müessese bulunmadığından bu konuda sağlam ve güvenilir bir sonuca varmak için T.Ticaret Kanunundaki hükümlerden yararlanmak gerekecektir.
Ticaret Kanununda yer alan dispeçin tasdikini talep ve itiraz, dispeçin tasdiki ve uygulanacak usul hükümlerinin ışığı altında durum incelendiğinde aşağıdaki sonuçlara varılmaktadır.
1- Bilindiği gibi, HUMK.nun 427. maddesine göre ancak mahkemelerden verilen nihai kararlara kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yukarıya aynen alınan kısa karar, mahkeme tarafından verilmiş bir ara kararı niteliğinde olup, karardaki (... rapor geldikten sonra durumun bilahare düşünülmesine...) cümlesi de bunu kuşkuya yer vermeyecek surette doğrulamaktadır. Bu durumda işin esası incelenmeden temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
2- Temyiz olunan karar doğrudan doğruya dispetççi tayinine ve dosyanın rapor tanzim edilmek üzere dispeçöre tevdiine ilişkin bulunduğundan temyiz kabiliyetini haiz değildir. Bu husus dairemizin müstekar hale gelmiş bir çok içtihatları ile belirlendiği gibi, işbu davada dahi dispeççi tayinine dair kararın, davalılardan G.Türk Anonim Sigorta Şirketi tarafından temyiz edilmesi üzerine dairemizin 30.6.1980 tarih 3429-3533 sayılı kararıyla (.... dispeçin yapılmasına ve dispeççi tayinine itirazın reddine ilişkin kararların temyiz kabiliyeti bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine...) karar verilmiş dolayısıyla görülmekte olan bu davada, usul yönünden kazanılmış bir hak doğmuş bulunmaktadır.
3- Kararı temyiz eden D.A.Ş. vekili 26.3.1984 tarihli temyiz dilekçesinde temyiz sebebi olarak yalnız, bütün hak iddia edenlerin taleplerini dispeç hesabında yeralması için İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesindeki davaların sonuçlanmasının beklenmesi hususuna dayanmış dilekçenin (V) bendinde ise; kanunumuzuda "duruşmanın şimdilik bitirilmesine" diye bir hüküm bulunmadığı, dispeçin tamamlanmasına değin bir mesele-i müstehire olarak duruşmanın devamı gerektiğine işaret edilmiştir. Dispeç talep eden İpraş vekili de 12.4.1984 tarihli dilekçesinde mahkeme kararının bir ara kararı niteliğinde olup, bu karara karşı Yargıtay yoluna başvurulamayacağını belirtmiştir.
Bütün bunlar gösteriliyor ki taraf vekilleri dahi dispeççi tayinine ilişkin kararın temyiz edilmeyeceğinde ittifak halinde olup, dispeççinin değişmesini benimsemiş bulunmaktadırlar. Taraflar evvelce verilen dispeç raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağında birleşmişler ve anılan dilekçelerinde mahkemece yapılacak işin, dispeççi tayin olunan ve bu konuda uzman olan Prof.A.A. tarafından verilecek raporun beklenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmemiş olduğu hususunda birleşmiş bulunmaktadırlar. Ticaret kanunumuzda dispeççinin değiştirilmesini engelleyen bir hüküm bulunmadığından, mahkemece, verilen değiştirme kararında usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadırlar.
4- Dispeçin tasdikini düzenleyen TTK.nun 1211. maddesinin 2. fıkrasında, dispeç raporunun itirazın şumulü dışında kalan kısımlarının ayrı bir kararla tasdik edileceği, itiraz edilen kısım hakkında ise duruşmaya devam edileceği öngörülmüştür. Bu fıkra hükmü ancak kısmen itiraza uğrayan dispeç raporları için geçerlidir, olayımızda emekli Amiral H.Y. tarafından düzenlenen dispeç raporunun tamamı itiraza uğradığı gibi, anılan rapor doyurucu gerekçeyi içermediğinden mahkemece hüküm kurulmasına yeterli görülmemiştir. Bu bakımdan olayda 1211. maddenin uygulama yeri bulunmamaktadır.
5- Tamamen itiraza uğrayan dispeç raporunun düzeltilerek onanması mümkün olmadığından mahkemece 1211. maddede yazılı usul hükümleri gözetilerek davanın en az masrafla ve en çabuk şekilde halli için dispeççi değiştirilmiştir. Bu kararın temyiz kabiliyeti olmadığı halde gerekçeli kararda zuhulen "kanun yolları açık olmak üzere..." ibaresine yer verilmiştir. Oysa, ara kararı gereğince dispeç raporunun beklenmesi ve hasıl olarak sonuç dairesinde nihai kararın verilmesi gerekirdi. Ancak bu nihai karar HUMK.nun 427. maddesinde yazılı anlamda kabili temyiz bir karar niteliği taşıyacaktır. Usul kanunumuza göre temyiz kabiliyeti bulunmayan ara kararının bozulması, yasanın açık hükümlerin etamamen aykırı düşmektedir.
6- Karar muhtevasına göre dispeççi raporunun beklenmesi, rapor geldikten sonra 1211. maddeye göre değerlendirme yapılarak hüküm kurulması yasa hükümleriyle tarafların hak ve menfaatlerine uygun düşeceği gibi, dava ekonomisi yönünden de yararlı olacaktır. Kaldı ki, yukarıda değinildiği gibi taraflar dispeççinin değiştirilmesine karşı çıkmamışlar ve raporun beklenmesini istemişlerdir. Bu karar taraflar arasında ihtilaflı olmadığındanara kararının bozulması, temyiz edenin ve diğer hak sahiplerinin lehine değil, tamamen aleyhlerine bir sonuç doğurmuş bulunmaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın dispeççi tayinine ilişkin olup temyiz kabiliyetini henüz bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddi gerektiği reyinde olarak çoğunluk kararına karşıyım.