 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1984/1950
K: 1984/2703
T: 08.05.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 25.11.1983 tarih ve 690-905 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizine tetkiki davacılar avukatı tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerine ait ve davalı sigorta şirketine yangına karşı sigorta ettirilmiş bulunan kuruyemişçi dükkanında elektrik kontağı nedeniyle çıkan yangın sonucunda (742.739) liralık hasar meydana geldiğinin saptandığını ancak, davalının sigorta tazminatını ödemekten kaçındığını ileri sürerek bu alacağın banka iskonto haddi üzerinden işlemiş (450.000) liralık faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacıya ait dükkanın iddia edildiği şekilde değil, davacılara karşıt görüşlü kimseler tarafından kasten yangın çıkarıldığını, poliçe genel şartlarının 2. maddesi uyarınca "kargaşalık ve halk hareketleri" sonucu oluşan rizikoların poliçe teminat dışında kaldığını savunarak ve ayrıca uyuşmazlığın hakem bilirkişice çözümlenmesi gerektiği alacağın henüz muaccel olmadığından temerrüt faizi istenemeyeceğini ve nihayet banka iskonto haddi üzerinden de faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanılan delillere, sıkıyönetim Savcılığı soruşturması o soruşturma nedeniyle alınan bilirkişi raporu, davacılardan Metin'in ceza soruşturmasındaki ikrarı ile yangının karşıt görüşlü kimseler tarafından dükkana benzin dökülmek suretiyle yakıldığı bu eylemin hak hareketi olan anarşik eylem niteliğinde olduğundan rizikonun teminat dışında kaldığı düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mahkemece yangın rizikosunun anarşik olaylar nedeniyle gerçekleştiği ve yangın sigorta poliçesi genel şartlarının 2. maddesi uyarınca teminat dışı kaldığı düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiş bulunmaktadır.
Dava dosyasına ibraz edilen ve yangının hemen akabinde düzenlenen 11.7.1980 tarihli yangın raporunda riziko sebebi olarak, kısa devre sonucu oluşan elektrik kontağından kaynaklandığı açıklanmış ve bu husus sigorta eksperince düzenlenmiş bulunan 12.7.1980 tarihli ekspertiz raporunda da doğrulanmış bulunmaktadır. Mahkemece, bu belgelerin aksinin kabulüne dayanak yapılmış olan Sıkıköyetim Savcılığı evrakı içindeki 23.7.1980 tarihli bilirkişi raporunda keşif zaptına atıf yapılarak yangının dış müdahale ile çıkarıldığı belirtilmiş ise de, atıfta bulunulan 11.7.1980 tarili keşif tutanağında bu hususun mahallinde saptanarak nedenleri ile keşif zaptına geçirildiğine ilişkin hiçbir beyan ve kayıt bulunamamaktadır. Bu nedenle, bilirkişinin bu yöndeki mütalaası dayanaktan yoksun mücerret bir beyandan ibaret kalmaktadır. Davacılardan Metin'in olayın hemen akabinde polise verdiği ifadesindeki beyanı ise kendi görgüsüne dayanarak değil, etraftan duyduğu bilgiye müsteniddir. Bu beyanın, davacı aleyhine ve onu bağlayıcı nitelikte bir ikrar olarak kabulü de isabetsizdir. Bilindiği üzere, TTKlnun 1281/2. madesi uyarınca sigortacı sorumlu olduğu rizikolardan biri sigorta poliçesinin hükmünden istisna edilmişse, vaki hasarın istisna edilen rizikolardan da anlaşılacağı üzere olayın hemen akabinde ve bu işle görevli kişilerce düzenlenen itfaiye yangın raporu ile bunu doğrulayan ekspertiz raporundaki yangının çıkış sebebi olarak gösterilen elektrik kontağının aksi, inandırıcı ve kesin bir biçimde davalı sigortacı tarafından kanıtlanamadığına göre gerçekleşen rizikonun sigorta poliçesi teminatı içinde kaldığını kabulü zorunlu bulunmamaktadır.
Öte yandan, mahkemenin kabul şekline göre de, rizikonun kargaşalık ve bir halk hareketi sonucu husule geldiğinin tespitinde de isabet bulunmamaktadır. Zira, poliçe genel şartlarının 2. maddesi hükmüne göre, yangın rizikosunun poliçe teminatı dışında kalabilmesi için, onun bir kargaşalık ve halk hareketi sonucu meydana gelmesi icap etmektedir. kargaşalık bir topluluk içinde herhangi bir konuda fikir uyuşmazlığından veya hoşnutsuzluklardan meydana gelen karışıklık hali olarak tanımlanmaktadır (Bkz. Meydan-Larouse Cilt 7. S. 4). Halk hareketi tabiri ile de, bir kaç münferit olay dışında, topluluğun belli bir çoğunluğunun meydana getirdiği anarşik hareketler olarak tavsif edilmelidir. Dava konusu olayda ise, bir an için mahkemenin kabul şekline itibar edilse dahi Ankara gibi büyük bir kentte 4-5 dükkanın kimliği belirsiz kişilerce geceleyin dış müdahale ile yakılması olayı kargaşa ve halk hareketi şeklinde tavsif ve kabulü mümkün bulunmamaktadır. Davacıların bu yönde kendilerini bağlayıcı açık ve seçik kabulleri olmadığı halde mahkemenin bu hususu tarafların ittifakında olan bir husus olarak kabul etmesi de isabetsiz bulunmaktadır.
Bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş; gerçekleşen yangın rizikosunun poliçe teminatı kapsamının içinde kaldığı kabul edilerek, poliçe hükümleri dahilinde zarar miktarı saptandıktan sonra hasıl olacak sonuç dairesinde zarar miktarı saptandıktan sonra hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Yukarıdan beri açıklanan bu hususlar nazara alınmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün açıklanan nedenlerle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına (BOZULMASINA) ve 6500 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.5.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.