 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1984/6068
K: 1984/6101
T: 03.12.1984
DAVA : Davacı, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak Mayıs 1960 - Ağustos 1964 tarihleri arasında geçen çalışmalarının sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtilen şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/V inci maddesi uyarınca, bu tür davalar beş yıllık hak düşürcü süreye tabi olup, bu yönün mahkemece görevi gereği kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Diğer taraftan, hizmetin tesbitine ilişkin olarak işveren aleyhinde açılan davanın anılan sürenin geçmesinden sonra açıldığı alaşılmaktadır ve sözü edilen ilk davada kurum taraf olmamakla kendisini bağlamayacağı da ortadadır.
Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi Usul ve Yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 3.12.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Bu davanın dayanağını oluşturan Sosyal Sigortalar Kanununun 79/V inci maddesinde öngörülen ilam işverence Kurum'a verilmesi yasa gereği olan "İşe giriş bildirgesinin" yerine geçmek ve bu bildirgenin işlevini yerine getirmek üzere alınmaktadır.Bu yönden,işverenin bu ilamda ve onun için açılmış davada taraf bulunması doğaldır.Öbür yandan,bu davanın açılması için anılan bent hükmünde yer alan ve süregelen içtihatça " hak düşürücü süre" şeklinde nitelendirilen beş yıllık sürenin de işverene ilişkin ve onunla sınırlı bulunduğu açık-seçiktir.Gerçekten nitelikçe Kurum aleyhine açılmayacak bir davaya ilişkin olan beş yıllık usuli sürenin Kurumu dahi hedef tuttuğu söylenemez.Kurumun gerçeği yansıtması koşuluyla beş yılı aşkın bir süre sonra verilmiş "işe giriş bildirgeleri"ni kabul edemezliği de bu yönü yeterince doğrular.Sosyal Sigortalar Kanununun 79/VI dahi, -Hastalık ve analık sigortaları çevresinde- bu sonucu belirgin olarak vurgulanmaktadır.
Bu yönden örnek nitelikteki yerel mahkeme kararın onanması oyundyım.