 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1984/4867
K: 1984/5111
T: 30.10.1984
DAVA: Davacı, trafik (İş) kazasında ölen sigortalı işçilerin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine (...) aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR: Sigortalı (R.C.)'in kullandığı 33 K 4502 plakalı otobüs ile, davalı (M.y) ve (M.)'nin miras bırakanları (S.K.)'ın kullandığı 33 AV 570 plakalı kamyonun, 16.3.1982 tarihinde E5 karayolu üzerinde çarpışmalarıyla oluşan iş kazası sonunda, her iki sigortalı da ölmüş ve Kurumca hak sahiplerine aylık bağlanmış ve cenaze masrafı yapılmıştır.
Kurum, işbu dava ile, bağladığı gelirlerin peşin sermaye değeri ile masraflarını 7/8 ini, sigorta olayında bu oranda kusurlu görülen sigortalı (S.K.)'in hak sahiplerinden ve aracın mali mesuliyet sigortasını yapan Anadolu Sigorta Şirketinden, poliçedeki limit dahilinde müştereken ve müteselsilen istemiştir.
Mahkeme, her iki davalı hakkındaki davanın reddine karar vermiştir.
Kural olarak, kusurlu miras bırakan durumundaki sigortalının rücu tazminatı borcu, mirası reddetmeyen mirasçılarına geçer ve mirasçılar M.K. m: 581- 582 çevresinde, bu borçtan müteselsilen sorumlu olurlar. Ne var ki, 2934 sayılı Kanunun 3 ve geçici 2 nci maddeleri, bu kurala bir istisna getirmiştir. Sigoralı, kusurlu hareketiyle hayatını da kaybettiğine göre, mirasçılarını, ayrıca bir rücu tazminatı sorumluluğu ile karşı karşıya bırakmanın, onları, yaşam kavgasında, büsbütün yalnızlığa itmek ve durumlarını daha da ağırlaştırmak anlamına geleceği düşünülmüştür. Bu nedenle, Kurumun bu durumdaki mirasçılara rücu edemeyeceği ve açılmış rücu davalarının da düşeceği kuralı kabul edilmiştir. Kanunun amacı ve açık metni ve işin özelliğinden anlaşılacağı üzere, sadece "Ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca rücu edilemez." Rücu tazminatının öteki sorumluları hakkında, anılan yasanın bir hüküm içermediği ve rücu yasağı öngörmediği ortadadır.
Öte yandan, davalı Anadolu Sigorta A.Ş.'nin sorumluluğu, salt vasıta sahibi için olmayıp, aracın kulanılmasından doğan zararları dahi kapsamaktadır. Davacı kurumca, 506 sayılı kanunun 26 ncı maddesi çevresinde zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının haklarına halef olduğu, sigortalı (R.) mirasçılarının, kusurlu araç şoförü (S.K.)'ın kulandığı aracı 6085 sayılı kanunun 51 ve 55 inci maddeleri uyarınca mecburi mali mesuliyet sigortası ile 250.000 limitle sınırlı olarak temin eden Anadolu Sigorta A.Ş. ne karşı dava açmak haklarının bulunduğu ve bu haklarının haleflik ilkesi gereği kuruma gececeği kuşkusuzdur.
Mecburi mali mesuliyet sigortası, doğrudan doğruya aracın kullanılmasından dolayı zarara uğrayan üçüncü kişilerin haklarının korunmasını amaçlamaktadır. Sigorta şirketi, araç sahibi veya şoförünün kusurlarından kaynaklanarak üçüncü kişilerin gerçekleşen haklarının karşılanması konusunda, limitle sınırlı olarak bir garanti oluşturmaktadır. Sosyal ve insancıl düşüncelerle, kusurlu sigortalı şoföre rücu edilemeyeceği kuralını getiren 2934 sayılı Karayollar Trafik Kanununun 51 ve 55 inci maddelerinden doğan sorumluluğunu etkilemeyeceği göz önünde tutularak, sigorta şirketi hakındaki davaya devam edilip gerekli araştırma ve inceleme yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi ve (S.K.)'ın hak sahipleri hakkındaki davanın ise, 2934 sayılı kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca düşürülmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.