 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1984/4513
K: 1984/4678
T: 12.10.1984
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında gösterilen şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün davacı ve davalılar Avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalıların tüm, davacının aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davada, zararlandırıcı sigorta olayında ölen sigortalı (A.)'ın haksahiplerine bağlanan gelirin peşin değeri ile yapılan masrafların rücuan tahsili istenmektedir. Diğer taraftan anılan sigortalının haksahipleri tarafından rücuan tahsili istenmektedir. diğer taraftan anılan sigortalının haksahipleri tarafından sadece işveren Devlet Su İşleri aleyhine açılan tazminat davasıda şoför (M.Y.)'in % 60, D.S.İ. nin %20, meçhul araç şoförünün de % 20 oranınıda kusurlu bulundukları saptanmıştır. Bu durumda, işveren DSİ. yönünden haleflik ilkesi çevresinde kusur durumunun kesinleştiği ve bağlayıcı olduğu, teselsül hükümlerine göre de işveren DSİ. Kurum zararının tamamından sorumlu bulunduğu açıktır.
Şoför (M.Y.)'in haksahipleri tarafından açılan tazminat davasında taraf olmaması nedeniyle o davada saptanan kusurun bu davalıyı bağlayıcı olduğundan söz edilmezse de, Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmü uyarınca Hukuk Hakimi sadece kesinleşen Ceza ilamında belirlenen maddi olgularla bağlı olup, cezada kabul edilen kusur oranları ile bağlı olmadığı husus dahi Yargıtayın ve Dairemizin yerleşmiş görüşlerinden olduğundan ve Ceza Mahkemesinden de 4/8 oranında kusurlu bulunup mahkum edilmiş olması karşısında tüm kusursuz kabulü de mümkün değildir. bu durum karşısında ve ayrıca sigortalının müterafik kusuru olmadığı her iki rapor kapsamından anlşıldığına, dava, teselsül hükümleri çevresinde açılması nedeniyle meçhul araç sürücüsüne verilen kusur oranından da davalıların sorumlu bulunduklarına, raporlar arasındaki kusur oranına ilişkin farklılığın, birlikte zarar ika edenlerin birbirleri aleyhine açacakları rücu davasında önem arzetmesine ve bu dava açısından etkili bulunmamasına göre davanın tamamen kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 12.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.