 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E:1984/2060
K:1985/2899
T:07.05.1985
* ÖZET:Yurt dışında çalışan işçileri sosyal güvenliğe kavuşturmak ve bu yolda sözleşmeler yapmak Devletin anayasal görevlerindendir. Sigortalının çalıştığı ülke ile anılan nitelikte sözleşmenin yapılmamış bulunmasının kusuru sigortalıya yükletilemez. Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmayan ülkelerde çalışan Türk işçilerine ve ölümleri halinde hak sahiplerine "askerlik borçlanması hakkı)) tanınması gerekir.
(506 s. SSK. m. 60/F)
(YİBK., 15.4.1985 gün ve E. 1984/4, K. 1985/3 s.)
Davacılar, murislerinin askerlikte geçen süresi için yapmış oldukları borçlanmanın muteberiyetine ve kendilerine dul ve yetim aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Davada, Sosyal Sigortalar Kurumu'nda tescilli bulunan sigortalının yurt dışında çalıştığı sırada vefat ettiği, hak sahiplerinin, sigortalının askerlikte geçen sürelerini borçlanma yoluyla sigortalı hizmetlerinden sayılması için Kuruma başvurdukları, Ne var ki, bu isteğin kabul edilmediği ileri sürülmüş ve borçlanma hakkının saptanması istenmiştir.
Şu hale göre, davanın yasal dayanağı Sosyal Sigortalar Kanununun 2422 sayılı Kanunla değişik 60/F maddesidir. Anılan madde uyarınca sigortalıların er olarak silah altında geçen süreleriyle Yedek Subay okulunda geçen sürelerinin borçlanma suretiyle değerlendirilebilmesi için, istek tarihinde sigortalı bir işte çalışmanın koşul olduğu, ancak sigortalılık niteliğini yitirmeden ölenlerin hak sahiplerinin borçlanma haklarının bulunduğu, borçlanma hakkı bulunmayan eski sigortalıların ölümlerinden sonra hak sahiplerinde borçlanma hakkının tanınmadığı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 15.4.1985 tarih ve esas 1984/4, karar 1985/3 sayılı kararıyla hüküm altına alınmış bulunmaktadır. Bu davada adı geçen sigortalının, Suudi Arabistan'da işçi olarak çalışmakta iken öldüğü dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Burada çözümlenmesi gereken, hukuksal sorun, yurt dışında çalışan işçilerin çalışmalarının Sosyal Sigortalar Kanununa tabi çalışmalar olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğidir. Başka bir anlatımla, bu kişiler yukarıda sözü edilen madde anlamında "sigortalı" sayılan kişilerden midirler? Şayet yurt içinde ve yurt dışında çalışanlar sigortalılık niteliği yönünde eşdeğerde görülecek olursa bu halde yurt dışında çalışmakta iken ölenlerin hak sahiplerinin borçlanma haklarının bulunduğu sonucuna varmak gerekecektir. Tersi bir görüşe katılma halinde ise, anılan statüde geçen çalışmalar Sosyal Sigortalar Kanunu açısından "sigortalı çalışma" kabul edilemeyeceğinden bu kimselerin borçlanma hakları bulunmadığı gibi -kendilerinin sahip olmadıkları bir hakkın- hak sahiplerine intikalinden de söz edilemez.
Bilindiği gibi, yurt dışında çalışan işçilerin sosyal güvenliklerinin sağlanması bakımından zaman zaman dış devletlerle sosyal Güvenlik sözleşmeleri yapılmaktadır. Bu sözleşme hükümleri uyarınca akit devletlerden birisinde geçen çalışmalar karşı akitin yurttaşı yönünden- kendi ülkesinde geçmiş gibi kabul edilmektedir. Hal böyle olunca da, yurt dışında çalışan işçilerin çalışmaları sigortalılık niteliği bakımından yurt içinde geçen çalışmalarla eşdeğerdedir. Başka bir söyleşiyle, bunların 60/F madde anlamında "sigortalı" kimselerden sayılmaları gerekmektedir. Bu ilkeden hareketle, Sosyal Güvenlik sözleşmesi yapılan ülkelerde çalışmakta iken ölenlerin borçlanma hakları mevcut olduğu gibi çalışırken ölümleri halinde de hak sahiplerinin borçlanabilecekleri yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme gereğidir. Ne var ki, bu davada ölen sigortalının çalıştığı Suudi Arabistan ile T.C. arasında yapılmış sosyal güvenlik sözleşmesi mevcut değildir. Şayet böyle bir sözleşme yapılmış olsaydı, çalışması yurt içinde geçmiş gibi kabul edileceğinden sigortalı sayılacak ve askerlik borçlanması hakkından hem kendisi hem de hak sahipleri yararlanabilecekti. Ancak, Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapılmayan ülkelerde çalışan Türk işçilerine ve ölümleri halinde hak sahiplerine "askerlik borçlanması hakkı" tanınmalıdır. Zira yurt dışında çalışan işçileri Sosyal Güvenliğe kavuşturmak ve bu yolda sözleşmeler akdetmek Devletin anayasal görevlerindendir. Sigortalının çalıştığı ülke ile anılan nitelikte sözleşmenin yapılmamış bulunmasının kusuru sigortalıya yükletilemez. Diğer taraftan sözleşme yapılan ülkelerde çalışan işçilerin borçlanma isteklerini kabul etmek yapılmayan yerlerde çalışanlarınkini kabul etmemek aynı koşullar altında bulunanlar arasında eşitsizlik yaratabileceği gibi hak ve nesafet kuralları ile de bağdaştırılamaz.
Bundan başka yurt dışında çalışanların bu çalışmalarım 7147 sayılı Yasa uyarınca borçlanma yoluyla sigortalı hizmetlerden saydırma haklarının bulunduğu ve davacıların murislerinin ölmemiş olsaydı Suudi Arabistan'daki hizmetlerini borçlanabileceği hususu da gözden uzak tutulmamalıdır. Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının iadesine, 7.5.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.