 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1984/1132
K: 1984/1166
T: 27.02.1984
DAVA : Davacı, işyerinin Kanun kapsamına alınması işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR : Davada, sigortalı çalıştırılmadığından bahisle "Kanun kapsamına alınma" işleminin iptali istenmiştir.
Çözümlenmesi gereken sorun, davacı ile kazalı (Z.C.) arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine mi, yoksa, istisna sözleşmesine mi dayandığının saptanmasında toplanmaktadır.
Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre "zaman" ve "bağımlılık" unsurları hizmet akdinin ayrıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan, Borçlar Kanununun 313 üncü maddesinin öngördüğü çerçeve içinde ve "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa, aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği üzere zaman unsuru çalışanın işgücünü belirliyorsa da, belirli olmayan bir süre içinde, işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz, çalışan, bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın, edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. Bununla birlikte, sigortalı sayılabilmek için bunlardan ayrı olarak hizmet sözleşmesinin öngördüğü edimin işverene ait işyerinde görülmesi koşulunun da gerçekleşmiş bulunması gerekir. Bu suretle, özellikle bağımlı çalışma hususunun işveren için kolayca uygulanma olanağı sağlanmıştır. Başka bir deyişle, sigortalı sayılabilmek için hizmet sözleşmesindeki bağımlılığın üstünde gerçekleştirilmesi mümkün gerçek bağımlı çalışma koşullu aranacaktır. Yok, eğer çalışan işgücünü belirli yada belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi Borçlar Kanunun 355 inci maddesi gereği istisna akdine dayanıyor demektir. Borçlar Kanununun 313 üncü maddesinin açıklığı gereği, götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması mümkün bulunduğundan, bu iş için 30.000 liraya anlaşmış olmaları, ilişkinin, istisna akdi ilişkisi olduğunu gösterecek bir delil sayılamaz. Kazalının kendi aletleri ile çalışmış olması da bu iş Kanununun 23 üncü maddesi karşısında sözleşmenin istisna sözleşmesi olduğunu göstermez. Götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etmenin mi, yoksa, önceden tayin edilmiş bir iş sonucunun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiği şüpheli olması tarafların amacı, durumu hayat tecrübelerine göre - davacının müfettişe verdiği ifade de değerlendirilmek suretiyle - araştırılıp bulunmalıdır. Çünkü hizmet akdinde işçi emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurur; faaliyetinin meydana gelmesinin sonucu için değil, bu faaliyet için ücret alır. İşveren, müfettişe verdiği ifadesinde "yevmiyeli olarak çalıştırmak istediğini, ancak işi götürü almak istemeleri nedeniyle 30.000 lira karşılığında götürü olarak verdiğini" söylemiştir. Bu beyandan, davacının istisna değil hizmet akdini amaçladığı anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık sözlerinden akdin koşulları işin işveren tarafından idare edilen bir yerde yapılıp yapılmadığı, çalışanların işverene bağımlı olup olmadıkları, zaman bölünmesinde tanınan küçük veya büyük serbestinin maliyeti, meydana gelebilecek tehlikeleri işverenin yüklenip yüklenmediği hususları anlaşılmamaktadır. Bu hususları bilebilecek tanık (K.Ç.)'den aktin koşulları ve belirtilen hususlar gereğince ve yeterince araştırılmamıştır. Anılan koşulları araştırıp incelemeyen bilirkişi roporuna dayanılarak davacı ile kazalı arasındaki ilişkinin istisna akdi sayılması ve davanın kabulü isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyeci özelliği olan "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarının bulunup bulunmadığı konusunda ve belirtilen doğrultuda tanık (K.Ç.)'in yeniden dinlenip, davacının müfettişe verdiği ifadesi üzerinde durularak, deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle aktin hizmet akdi olup olmadığını saptamak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.2.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.