 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/931
K: 1984/248
T: 14.03.1984
DAVA : Davacı, toplu iş sözleşmesinin 137. maddesindeki, "...kıdem tazminatına ve işverenin işyerinde 8 yılını doldurmuş işçilere, başka ödemeleri etkilememek kaydı ile 120 günlük çıplak gündelikleri tutarında hizmet ikramiyesi ödenir.." hükmüne dayanarak ve bu madde ile kabul edilen hizmet ikramiyesinin işverence ödenmediğini ileri sürmek suretiyle sözkonusu ikramiye alacağının ödetilmesi istemiyle dava açmış; davalı taraf ise, "2320 sayılı Yasa ile değişik 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen 7,5 kat tavan sınırlandırmasının kıdem tazminatıyla birlikte, nitelikçe aynı olan hizmet ikramiyesini de kapsadığını, işçiye ödenecek kıdem ve hizmet ikramiyesi toplamının bu sınırı aşamayacağını, emeklilik nedeniyle iş akdi sona eren davacıya 7,5 kat tavan sınırı gözetilmek kaydıyla Yasa açısından hak etmiş olduğu alacağının ödendiğini" savunmuştur.
Mahkemece, "...kıdem tazminatı ödenen işçiye, ayrıca hizmet ikramiyesi ödemesini önleyici herhangi bir Yasa hükmü bulunmadığı; hizmet ikramiyesinin, Yasa'nın öngördüğü sınırlandırma kapsamına girmediği.." gerekçesiyle, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, daalı işveren vekilinin temyizi üzerine, metni yukarıda yazılı olduğu şekilde bozulmuş; mahkeme önceki kararında direnmiştir.
KARAR :1475 sayılı İş Kanunu4nun 14. maddesini değiştiren 2320 sayılı Kanun 23.10.1980 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmış ve 12.9.1980 tarihinden itibaren yüarürlüğe girmiştir. Anılan Yasa ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yapılan değişikliğe göre, "....Toplu sözleşmelerle ve hizmet akidleri ile belirtilen sürelerle hesap edilen kıdem tazminatının yıllık miktarı 1475 sayılı İş Kanunu'na göre tespit edilmiş bulunan günlük asgari ücretin 30 günlük tutarının 7,5 katından fazla olamaz.."
Kıdem tazminatının tavan sınırlandırmasına tabi tutan bu hüküm buyurucu kamu düzeniyle ilgili olup, bu haktan yararlanma konusunda işçiler arasında eşitlik sağlanması amacına yönelik olarak düzenlenmiştir. Davacı işçi, 2320 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden sonra iş akdi sona erdiğine göre, alabileceği kıdem tazminatının 7,5 kat sınırlandırmasına tabi olduğu hususunda duraksama olmamalıdır.
Davanın asıl konusunu oluşturan "hizmet ikramiyesi"ne gelince; toplu iş sözleşmesinin metni yukarıda yazılı 137. maddesindeki, "... kıdem tazminatından ayrı olarak hizmet ikramiyesi ödenir..." hükmüne bakarak, kıdem tazminatı ile hizmet ikramiyesinin ayrı ayrı türden ödemeler olduğu düşünülebilirse de, gerçekte, her ikisinin de nitelikçe aynı olduğunun kabulü gerekir. Kıdem tazminatı, "...basit ve yalın anlatımıyla, iş sözleşmesinin kanunun'da gösterilmiş belirli nedenlerden ötürü bozulması durumunda, işverenin, işçisine ödemek zorunda olduğu paradır.." Toplu iş sözleşmesiyle kabul edilmiş olan hizmet ikramiyesi de kıdem tazminatına hak kazanma koşuluna bağlanmış ve hizmet süresi belirli zaman süresini dolduran işçilere ödenmesi kabul edilmiştir. Toplu iş sözleşmesinin bu hükmü dahi dava konusu hizmet ikramiyesinin de kıdem tazminatıyla aynı amaçlara yönelik olarak kabul edildiğini ve nitelikçe aynı odluklarını göstermektedir. Öyle ise, kıdem tazminatı ve hizmet ikramiyesinin birlikte tutarının kıdem tazminatı olarak kabulüyle 7,5 katla ilgili sınırlandırmaya tabi tutulması gerekir. (Hukuk Genel Kurulu 13.4.1983 gün ve 1982/9-612 Esas, 1983/378 karar sayılı kararı). Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu4nca da enimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda yazılı sebeplerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.3.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.