 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/8-27
K: 1983/1208
T: 23.11.1983
- İKTİSABİ ZAMANAŞIMI
- USULİ KAZANILMIŞ HAK ( İktisabi Zamanaşımı )
- ZİLYETLİKLE İKTİSAP
743/m.639
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Beşiri Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.12.1975 gün ve 1978/29 E, 1979/81 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
( ...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli bulunmamaktadır. Bozma ilamında 1617 sayılı yasa bakımından yapılması gereken araştırmalarla birlikte delillerin toplanması ve birlikte değerlendirilmesi lüzumuna işaret edilmiştir. Belediyece, dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alınmak istendiği ileri sürülmüştür. Bu husus üzerinde durulmamış, davacının dava konusu taşınmazı satın almak istediğine dair belediyeye yazılı bir müracaat yapıp yapmadığı araştırılmamıştır. Davacının böyle bir başvurması var ise, bunun iddia yönünden değerlendirilmesi gerekir. Şayet davacı, başvurmasında çekişmeli yerin belediyeye ait olduğunu kabul ve ikrar ederek satın alma isteğinde bulunmuşsa, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece yapılacak iş davacının bu yolda bir başvurması olup olmadığını araştırmak var ise, dilekçe veya yazı örneğini getirip dosyasına koymak ve tarafların iddia ve savunmalarını bu çerçeve içersinde değerlendirmekten ibarettir. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkeme 20.10.1977 gün ve 1976/8 E., 1977/51 K. sayılı kararı ile ( ...20 yıllık malik ( Çizildi ) sıfatiyle zilyedlik süresi olduğundan bahisle... ) davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar vermiş; Özel Daire ( ...Uyuşmazlığın niteliği bakımından mahallinde ve ayrıca gazete ile ilan yapılması kanun gereğidir. Buna rağmen mahallinde ilan yapılmamış gazete ile yapılan ilanlar Kanun'a uygun şekilde icra olunmamıştır. İlanın ilgililerin ittılaına en emin şekilde ulaşabilecek şekilde olması icap eder. Resmi Gazete serbestçe satılmamaktadır. Bu bakımdan bu ilanla yetinilemez. Kanunda öngörülen hususların nazara alınması gerekir. Bu itibarla ilanlar Kanun'un tarifine uygun şekilde yapılmak ve dava tarihi ile taşınmazın niteliği gözönünde tutularak davacının o bölgede zilyedlikle iktisap eylediği taşınmaz olup olmadığı, var ise miktarının neden ibaret bulunduğu tapu sicil muhafızlığı ile mahkeme başkatibinden sorulmak: 1617 sayılı kanunla değiştirilen 766 sayılı Kanun'un 33. maddesinde öngörülen sınırlamalar nazara alınmak ve deliller beraberce takdir olunup, sonucu dairesince bir karar verilmek gerekirken, mahkemece bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ) olduğu davacının bu taşınmazı MK.639/1 uyarınca iktisap etmediği hususuna dokunulmamıştır. Bozmaya uyulmakla davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan artık, bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma, soruşturma sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Daha açık bir anlatımla, bozma kararına uyulmakla, taraflardan biri yararına usuli kazanılmış hak değer ise, mahkemenin artık bu karardan dönmesine yasal olanak yoktur. Bozma kararına uyulmasına ilişkin, ara kararı da bu nitelikte olduğundan dönme ( Rücu ) caiz değildir. Çünkü, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi usul Yasa'nın dayandığı ana esaslarıdır ve kamu düzeni ile ilgilidir.
Kaldı ki, bir kimsenin 20 yıldan fazla bir süreden beri zilyed olduğu taşınmazın kendisine satılması için belediyeye başvurması olayı da zilyedde üstün hakkını kabul etme iradesinin bulunmadığı, bu başvurma ile güdülen asıl amacın dava külfiyetinden kurtulmak için bir an önce taşınmazın tapusunun alınması olduğu kuşkusuzdur. Yatırılan paraya ait makbuz tarihi ile inşaat ruhsatının alınış tarihinde aynı olduğu bu yönü doğrulayan en belirgin bir kanıttır.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında isteğe hükmetmekten ibarettir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.