 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/899
K: 1987/113
T: 20.02.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "sözleşmenin feshi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.11.1981 gün ve 1981/396-426 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 8.12.1982 gün ve 1982/2173 - 2583 sayılı ilamı; (... Davacı taraf dava dilekçesinde Borçlar Kanununun 365/2 ile aynı kanunun 81. ve 82 maddelerine ve ayrıca 8/2674 sayılı kararnamenin 8.2.1. maddesine göre fesih (tasfiye) haklarının doğduğunu ileri sürerek davasını bunlara dayandırmıştır. Mahalli mahkeme davanın kabulüne dair kararında taahhüt edilen işi sanayi mamulü olarak nitelemiş bunun ise uyuşmazlık konusu da olmadığı vurgulamıştır. Bu halde taahhüdün sanayi mamülü olduğunda taraflar arasında mahkeme ile daire arasında da bir uyuşmazlık olmadığı gibi davacı taraf davasının Borçlar Kanununun 365/2 ile aynı kanunun 81 ve 82. maddelerine de dayandıramıyacağı hususunda mahkemece ve daire arasında bir anlaşmazlık yoktur. Açıklanan yönlerde de karar düzeltme isteği olmadığından sözü edilen konuların tartışılmasına gerek görülmemiştir.
Uyuşmazlığın, davalı idarenin 18.3.1981 tarih 8/2574 sayılı kararname hükümlerine göre davacı müteahhidin fesih (tasfiye) isteğini kabul etmeye sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığına göre fesih (tasfiye) isteğini davalı idarenin kabul etmemiş olması aşağıda belirtilen sebeplerle doğru ve yerinde görülmüştür.
Şöyle ki; 1 - A) Taraflar Özel Hukuk Hükümlerine tabi özel ve tüzel kişilerdir. Borçlar Kanununun 19. maddesince kanunun kat'i surette emreylediği hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet ahlaka (adaba) veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara mugayir bulunmadıkça iki tarafın yaptıkları mukaveleler geçerlidir. Akdin mevzuu kanunun gösterdiği bu sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir. Böyle bir sözleşmenin değiştirilmesi ve bozulması da aynı kurallar içerisinde yapılmalıdır. Hükümet tasarrufu niteliğinde bulunan bir kararname ile sözleşmenin değiştirilmesi, bozulması Özel Hukuk ilişkilerini zedeleyeceği gibi 9.7.1961 tarihli 334 sayılı kanunla kabul edilen yasanın 40 ve 7.11.19882 gün 2709 sayılı Kanunla kabul olunan Anayasa'nın 40. maddelerine göre de sözleşme yapma hürriyeti ilkesine aykırı düşer. Hakimler Anayasa'ya, kanuna, hukuka göre karar vermeleri sözü edilen Anayasa'nın kesin hükmü geçeceğinden bulunmaktadır.
B) Kararnamenin Tanımlar bölümünde iş terimi her türlü inşaat, tesisat onarım, montaj ve bunlarla ilgili taşımaları, ihracatı etüd proje ve mühendislik ve müşavirlik hizmetlerini ifade ettiği gibi SANAYİ MAMULÜ terimi de "İŞ" tanımı kapsamına girenlerin dışında olmak üzere, bir caddenin şekil, özellik (fiziksel) veya kimyasal) veya birleşiminin makina, cihaz, tezgah, alet ve diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen de iştirak suretiyle imal edilen maddeyi kapsadığı belirtilmektedir.
Sözleşme 16.500 metreküp tutarındaki telgraf ve telefon direğinin kereste enjektesi işi olunduğu 21.2.1971 tarihli sözleşmenin 1. maddesinden, tarafların iddia ve savunmasından anlaşılmaktadır. Bu itibarla taahhüt konusu işin sanayi mamulü sözleşmesi olduğundan kuşkuya ve duraksamaya yer yoktur.
18.3.1981 tarih 8/2574 sayılı kararnamenin kapsamına girmeyen işler madde 7 de gösterilmiştir. 7/c bendinde aynen (tanımlar bölümünde belirtilen iş sözleşmeleri dışındaki sözleşmelere, "1.14 maddesi hükümleri hariç" uygulanamaz) denilmek suretiyle kararname hükümlerinin 1.14 maddesi dışında kalan hükümlerinin uygulanamıyacağını kesin bir şekilde açıklamıştır. Mahkemece kararnamenin uygulanması kabul edilen 1.14 maddesi ise fesih (tasfiye) ile ilgisi olmayıp tamamen fiat farkına ilişkin bir hükümdür. Yukarıda açıklanan madde hükmüne göre de kararnamenin diğer hükümleri fesih (tasfiye) de dahil taraflar arasındaki sözleşmede uygulanamıyacaktır. Yine aynı maddenin 7/b bendi de uygulanması öngörülen 1.14 maddesini kısmen veya tamamen uygulayıp uygulanmamakta idareleri yetkili kılmıştır. Şu halde davalı idarenin anılan kararnameyi uygulamamış olmasında usul ve kanuna bir aykırılık yoktur.
C) Hükümet tasarrufu niteliğindeki kararnamesinin tamamen Özel hukuk alanına giren eser sözleşmesini tarafların ortak iradesi dışında etkilemiyeceği Yargıtay'ın kökleşmiş ve sürekli içtihatlarındandır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 12.10.1977 gün esas, 1976/13-3615, karar 1977/784 sayılı içtihatları) Ayrıca ilmi içtihatlarda da bu konuda ittifah hasıl olmuştur (Prof. Hukuk Tandoğan Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri 1982 baskısı sh. 118-133).
Davacı 14.7.1978 tarih 7/15390 sayılı kararnameye dayanarak fiat farkı isteğinde bulunmuş isteğin idarece reddedilmesi üzerine açtığı dava Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 10.5.1979 tarih 103/111 sayılı kararı ile reddedilmiş mezkür karar tashihi karar yolundan geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Mahalli mahkemenin yukarıda açıklanan hususları gözden kaçırmak suretiyle tesis ettiği karar usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Her nekadar Bakanlar Kurulu Kararnamesinin yüklenici tarafından idare aleyhine açılan davada hukuki sonuç doğurmayacağı yolundaki bozmaya karşı direnme ilgili içtihadı Birleştirme Kararında açıklanan esaslara göre yerinde ise de kararnamenin 7. maddesindeki düzenleme karşısında idarenin davada dayanarak kararnameyi uygulamamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, yapılan ikinci görüşmede 20.2.1987 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.