 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/771
K: 1985/430
T: 10.05.1985
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılaması sonunda; Şile Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 6.10.1982 gün ve 1978/474-1982/352 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.2.1983 gün ve 1983/890-1787 sayılı ilamı: (... Davacı, trafik olayı sonunda; aracında meydana gelen 94.581 lira zararının tazminini talep etmiştir. Mahkeme, haksız eylem sonunda oluşan borcun 17.500 lirasının ödenmesi suretiyle ibra edildiğini kabul edilerek isteğin reddine karar vermiştir.
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin (muamelelerin) yapıldıkları zamanki miktarı 5000 lirayı geçtiği takdirde senetle ispatı zorunludur. (HUMK. md. 288). Bu tarife göre ibra, bir hukuki işlemdir; amaç, bu yoldaki irade beyanı ile belli bir hukuki sonuç (hukuki ilişkinin ve hakkın ortadan kaldırılması) meydana getirmeye yönelmiştir. O halde, davalıların savunduğu ibra ile ilgili hukuki işlemin, davacının açık bir kabulü de olmadığından yazılı bir belgeyle kanıtlanması gerekir.
Olayımızda tüm alacağı kapsar şekilde ibranın varlığını kanıtlamak için yazılı bir belge ibraz edilmemiştir. Mahkeme, davalı tarafından ibraz edilen 17.500 liralık iki senet ve tanık beyanlarına dayanarak ve davalıya bu yolda tamamlayıcı yeminde vermek suretiyle ibrayı kabul etmiştir. Oysa usulün 288. maddesinde getirilen kurala göre bu ibranın tanıkla ispatı mümkün değildir. Ortada borcun tamamını ilgilendirecek bir yazılı delil başlangıcı da yoktur. Ancak, davalının ibraz ettiği borçlusu 3. şahıs olan 17.500 liralık iki adet senet, bu miktar için yazılı delil başlangıcı olabilir. İşte bu senetler karşılığında davacıya ödenen 17.500 liranın bu borca karşılık ödendiği tanıkla ispatlanabilir (HUMK. 292).
Diğer taraftan, olayda davacının zararı 70.306 liradır. Gerçek zararın bu boyutlar nazara alındığında, davalının ileri sürdüğü 17.500 liralık ödemeyle, ibranın yapılmış olması dahi hayatın normal akışına ve deneylerle elde edilmiş bilgilere ters düşer. O halde bu 17.500 liralık senetler, tüm borca karşılık kısmi bir ödeme belgesi, bir makbuz niteliğindedir.
O halde, mahkemenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun senetle kanıtlama zorunluluğu getiren hükümlerini dikkate almaksızın ibra nedeniyle davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozmada oybirliği nedeninde 10.5.1985 gününde oyçokluğu ile karar verildi.