Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/733
K: 1983/1149
T: 02.11.1983
DAVA: Taraflar arasında "kıdem tazminat farkı" davasından dolayı yapılan yargılama sonuna; Tavşanlı Asliye (İş) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen (...) sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin (...) ilamiyle (...İş Kanununun 1927 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesi hükmünce bir yıldan artan sürelerin bir oran dahilinde kıdem tazminatı açısından değerlendirilmesi gerekirken bu sürelerin tam yıla çıkarılması suretiyle hesap yapılması usul ve yasaya aykırıdır.
Önceki toplu iş sözleşmes ile 30 gün üzerinden kararlaştırılan, fakat 6772 sayılı Yasaya göre 26 gün üzerinden ödenmesi nedeniyle hasıl olan ilave tediye farkının ücreten eklenecek miktarın tesbitine esas olmak üzere Yüksek Hakem Kurulunun yaptığı 9. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin geçici 7. maddesinde öngörülen formülde çıplak ücrete yapılacak zam yüzdesinin tesbiti söz konusu olduğuna ve maddede aksine bir hükümde bulunmadığına göre hesapların çıplak ücret üzerinden yapılması gerekirken, kıdem zammı, san'at ve ağırlık zamları ile sigorta zammının çıplak ücrete ilavesi suretiyle hesap yapılması doğru değildir.
Toplu İş Sözleşmesinin geçici 7. maddesinde 1.1.1981 tarihinden itibaren ücrete ilavesi öngörülen miktarın bir defaya mahsus olmak üzere uygulanması gerekirken 1.7.1981 tarihi itibarile ikinci bir defa daha uygulanması yanlış ve mükerrer olup, bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
KARAR: Hukuk genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1- İş Kanunuun 2320 sayılı Yasa ile değişik 14.maddesi, kıdem tazminatının ödenmesine 7,5 katla ilgili sınırlayıcı bir düzenleme getirmiştir. Bu sınırlayıcı hüküm daha önceki metinde de mevcut iken Anayasa Mahkemesince iptal olunmu, iptal kararının yürürlüğe girmesi için Anayasa Mahkemesince bir yıllık süre verilmiş ve sürenin dolmasıı ile sınırlayıcı hüküm ortadan kalkmış ve daha sonra 2320 saylı Yasa ile yeniden getirilmiştir. Yasaların zaman içerisinde uygulanmaları ilkeleri açısından değerlerdirildiğinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girdiği tarih ile 23.10.1980 günleri arasındaki dönem için kıdem tazminatı yönünden 7,5 katla ilgil bir sınırlamanın mevcudiyetinden söz edilemez. O halde kıdem tazminatı hesabında hizmet sözleşmesinin bozulması tarihi belirlenerek, sınırlayıcı döneme rastlayıp rastlamadığı araştırılıp ona göre değerlendirme yapılmalıdır. Bu yön kamu düzenine talluk ettiğinden ve buyurucu nitelikte olduğundan mahkemece re'sen dikkate alınmalıdır.
2- Kıdem tazminatının hesabında İş Kanununun değişik 14. maddesi hükmünce bir yıldan artan hizmet sürelerinin kıdem tazminatının hesabında 14. maddedeki oran dahilinde dikkate alınmaları gerekir. Aksi yöndeki yani bir yıldan az sürelerin bir yıla tamamlanacağı yolundaki toplu iş sözleşmesi hükümleri yasanın buyurucu hükmüne aykırılık nedeniyle geçersizdir.
3- Askerlik görevi nedeniyle işten ayrılırken kıdem tazminatı ödenmişse aynı dönem, kıdem tazminatında iki defa değerlendirilemeyeceğinden ve bu yön keza Yasanın buyurucu bölümleri gereği olduğundan, re'sen dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.
4- Fasılalı hizmet durumunda daha önceki hizmet dönemlerinde işçinin kıdem tazminatını gerektirmeyecek biçimde sona erdiğini isbat yükü işverene aittir ve bu konuda mücerret işveren tarafından tek taraflı olarak düzenlenen delillere de dayanılamaz.
Mahkemenin gerek ilk kararı ve gerekse direnme kararı, seri halde görülerek her bir davacı hakkında ferdileştirme yapılmadan, bir diğer anlatımla, her davanın özelliği gerçekleşen maddi olgular ayrı ayrı değerlendirmeden verilmiştir. Öncelikle yukarıda belirlenen temel ilkeler esas alınmak suretiyle her bir davacının durumu özel olarak değerlendirilip gereken karar verilmelidir. Ancak şu hususta özellikle belirtilmelidir ki, gerçekleştiği takdirde verilecek yeni karada usuli kazanılmış haklar da dikkate alınmalıdır.
O halde, bütün ve yazılı nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı, vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA (...), 02.11.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini