 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/610
K: 1983/1155
T: 11.11.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "cebri tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.3.1977 gün ve 428-139 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 6.11.1979 gün ve 3198-5202 sayılı ilamı: (.. Beyoğlu 5. Noterliğince re'sen düzenlenen 2 Temmuz 1970 gün ve 12786 sayılı "satış vaadi ve hisse devri mukavelesi" ile Emine Muazzez Arsebük çekişmeli taşınmazlardaki 1/4 paylarını birbuçuk milyon lira karşılığnıda Muzaffer Bülbül'e satış vaadinde bulunmuştur. Emine Muazzez Arsebük, sözleşmenin 1. maddesinde satış vaadinin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl içerisinde birbuçuk milyon lirayı nakten ve defaten iade ettiğinde kayıtsız ve şartsız olarak her an bu satış vaadi taahhüdünden dönebilme hakkını mahfuz tutmuştur. Bu sözleşme, 1. maddesinde açıklanan koşullar muvacehesinde bir karz aktidir. Bu nedenle davacıya çekişmeli taşınmazlardaki Emine Muazzez Arsebük'e ait 1/4 payların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteme hakkını sağlamaz. Zira Borçlar Yasasının 18. maddesi uyarınca, mevsuf muvazaa durumunun varlığı halinde tarafların ciddi olarak istedikleri ve fakat başka bir muamele arkasında sakladıkları gizli akit geçerli olup, tarafların gerçek iradelerine uymayan bir durum varmış gibi göstermek amacıyla yaptıkları muamele yani görünürdeki akit hükümsüzdür. Yani görünürdeki bir akit taraflar arasında hiçbir hüküm ve sonuç meydana getirmez.
Bu itibarla; davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesinin aslında karz akdi olduğu ve davacıya, Emine Muazzez Arsebük'ün çekişmeli taşınmazlardaki paylarının mülkiyetinin kendi adına tescilini isteme hakkı sağlamadığı düşünülmeden davanın kabulü, usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle rızai taksim dışında kalan üç parça taşınmazın cebri tesciline ilişkin istemin de reddine karar verilmiş ve ret kararı Yargıtayca onanarak kesinleşmiş bulunduğuna ve böylece ortada dava konusu 3 parça taşınmazla ilgili olarak tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı ve re'sen gözetilmesi gereken maddi anlamda bir kesin hükmün de bulunduğu anlaşıldığına göre, Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı tereke tasfiye memurluğu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 11.11.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.