 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1983/3-601
K:1983/1340
T:16.12.1983
- İSİM DÜZELTİLMESİ
- CUMHURİYET SAVCISININ HAZIR BULUNMASI
ÖZET : 1587 sayılı Nüfus Kanununun 46 maddesinin 1. fıkrasında; ((yaş, ad, soyad ve diğer kayıt düzeltme davaları Cumhuriyet Savcısı ve nüfus başmemuru veya nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır denildiğinden Cumhuriyet Savcısı hazır bulunmadan davaya bakılarak hüküm kurulması doğru değildir
(1587 s. Nüfus K m. 46/1)
Taraflar arasında "isim tashihi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Karacasu Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 30.11.1982 gün ve 150 - 177 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 22.3.1983 gün ve 1280 - 1558 sayılı ilamıyla; ( 1587 sayılı Nüfus Kanununun 46 maddesinin 1 fıkrasına göre, yaş, ad, soyad ve diğer kayıt düzeltme davaları Cumhuriyet Savcısı ve Nüfus Başmemuru veya nüfus Memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır
Cumhuriyet Savcısı hazır bulunmadan davaya bakılması ve hüküm tesisi doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. ) gerekçesiyle bozula rak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının sure sinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Nüfus Kanununun 46. maddesinin 3. fıkrası hükmünce, ad değiştirme davalarının da bu Yasa kapsamında mütalata edilmesi gerekeceğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.12.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davanın hukuki dayanağı, gerek davacı vekili tarafından duruşmanın ilk oturumunda açıklandığı ve gerekse mahkeme kararında benimsendiği üzere MK.nun 26. maddesine göre "isim değiştirilmesi" isteminden ibarettir. Yerel mahkeme bu hukuki dayanak çerçevesinde C. Savcısının yargılamada hazır bulunmasına gerek olmadığı düşüncesindedir. Aksi yöndeki çoğunluk görüşü ise Nüfus Kanununun 46/1. maddesinin MK.nun 26. maddesini de kapsar bir biçimde istisnasız bütün "isim değiştirilmesi" davaları için uygulanması gerektiği yolundadır. Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan nedenlerle katılmamaktayız.
Şöyle ki;
1 - Nüfus Kanununun 46. maddesine göre açılan davalar kayda karşıdır. Mevcut kaydın yanlış, hatalı ya da gerçeklere aykırı olduğu iddiasına davalıdır. Husumet nüfus idaresine yöneltilmiştir. Özetle, devlete ait bir kaydın geçersizliği söz konusu bulunduğundan uyuşmazlık kamu düzeni ile ilgilidir. İşte bu yüzden kanun koyucu C. Savcısının yargılamaya katılması. na gerek duymuştur. Bir bakıma, açılan davada kayıtların ve devletin savunulması için C. Savcısının daha geniş olanaklara sahip olduğu düşünülmüştür.
2 - MK.nun 26. maddesine göre açılan davalar ise "muhik sebepler"e bağlı ve yalnızca isim değiştirilmesini sonuçlayan davalardır. Dolayısıyla kayda karşı değildir. Kaydın yanlış, hatalı ya da gerçeklere aykırı olduğu iddiasını kapsamamaktadır. Bu çeşit davalarda kaydın doğruluğu vurgulan. makta, ancak sonradan ortaya çıkan "muhik sebepler"le isim değiştirilmesi ihtiyacı ifade edilmektedir. Dolayısıyla nüfus idaresine husumet tevcih edilmemektedir. Bu nedenledirki kamu düzenini ilgilendirmemektedir. Davacının kişisel yaşam tarzı ile ilgili bir olayın varlığı sözkonusudur. Dava kayda karşı olmadığından C. Savcısının yargılamaya katılmasına da gerek bulunmamaktadır.
3 - Özetle her iki davanın; dava nedeni, husumet tevcihi, meydana getireceği hukuki sonuç ve nihayet ispat yolları kesinlikle farklıdır, hukuki yarar tamamen ayrıdır.
4 - Diğer taraftan, 1587 sayılı Nüfus Kanununun 46. maddesinin 3. fıkrasında "ad ve soyadının değiştirilmesi din değiştirme suretiyle de olsa mahkeme kararıyla yapılır" hükmünün bulunması ve sonraki fıkrada da ad ve soyadı değişikliğinin sonuçlarının gösterilmesi, MK.nun 26. maddesine dayanan haklı "muhik" sebeplerle isim değiştirilmesi isteklerinde de yargılamanın C. Savcısının huzuru ile görüleceği anlamında değildir.
Bütün bu nedenlerle; direnme kararı kanun ve usul hükümlerine uygun bulunduğundan işin esası incelenmek üzere dosyanın görevli daireye gönderilmesi oyundayız.
Orhan YALÇINKAYA
10. Hukuk Dairesi Üyesi
Namık K. YALÇINKAYA
4. Hukuk Dairesi Üyesi
Ahmet N. SEZER
2. Hukuk Dairesi Üyesi