 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1983/359
K: 1984/121
T: 17.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı bozma üzerine direnme yoluyla Hatay Asliye 2. Hukuk Hakimliğinden verilen 28.5.1979 gün ve 1979/216-308 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.6.1982 gün ve 1979/15-1613-565 Esas sayılı ilamının karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenilen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen, arsa payı karşılığında kat yapımı sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin üstlendiği edimi yerine getirmediğini ileri sürerek, (sözleşmenin feshine) karar verilmesini istemiştir.
Davanın dayanağı olan ve haricen düzenlenip 18.5.1973 gününde Noterlikçe onaylanan sözleşme hükümlerine göre, davalı yüklenicinin inşaatı engeç Aralık 1974 gününde tamamlamayı yükümlenmesine karşın, 19.10.1976 tarihine kadar ancak kaba inşaat kısmını tamamlanığı ve yapımı durdurduğu saptanmış ve mahkemece istek doğrultusunda sözleşmenin feshine karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine Özel Daire; (..iş sahibinin arsasıda meydana getirilmiş eserler açısından, yüklenicinin emeğinin korunması ve genelin ekonomik çıkarları düşüncesiyle iş sahibinin, B.K.nun 106. maddesi uyarınca sahip olduğu sözleşmeden dönme hakkının, B.K. 360/III. Md. çevresinde sınırlandığının kabulü gerekir..) gerekçesi ile kararı bozmuş, yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Direnme kararına karşı davalı vekilinin ileri sürdüğü temyiz itirazlarının, Hukuk Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, Özel Daire, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmüş ve Hukuk Genel Kurulu; (..bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasına devrini ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması, M.K.nun 634. B.K.nun 213. ve Tapu Kanununun 26. maddeleri uyarınca, Tapu Sicil Muhafızı tarafından veya 1512 sayılı Noterlik Yasasının 60. maddesi buyruğuna göre noterlerce re'sen düzenlenmesine bağlıdır. Anılan Yasa hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Çünkü burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenlerdir ki, gerek mahkeme ve gerekse Yargıtay'ca doğrudan doğruya (Re'sen) gözönünde tutulur. Hukuken hüküm ifade etmeyen, geçersiz sözleşmenin feshine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesi ile direnme kararını bozmuştur.
Yine davalı tarafından verilen dilekçe ile bu kararın, karar düzeltme yolu ile kaldırılması ve yerel mahkeme kararının onanması istenmektedir.
Taraflar arasında kurulan (inşaat sözleşmesi) başlıklı 18.5.1973 günlü sözleşme hükümlerine göre; davalı yüklenici mülkiyeti davacıya ait bulunan 6 ve 7 parsel sayılı arsalar üzerine kendi gereçleri ile bir apartman yapmayı ve sözleşmede belli edilen 5 dairesini engeç Aralık 1974 gününe kadar tamamlayıp davacıya teslim etmeyi üstlenmiştir. Buna karşılık, davacı arsa sahibi de, kendisine verilecek daireler dışındaki bağımsız bölümlere ilişkin arsa yapının mülkiyetini yükleniciye aktarmayı kabul etmiştir. Görülüyor ki davalının edimi "Eser sözleşmesi"nin, davacının edimi ise "taşınmaz satış vaadi sözleşmesi"nin özelliklerini taşımaktadır. Böylece, taraflar arasında "arsa payı karşılığında kat yapımı" diye nitelendiriline çift tipli bir karma sözleşme ilişkisi kurulduğu açıktır.
Davacı arsa sahibi bu dava ile, davalının bir şekle bağlı olmayan eser meydana getirme borcuna aykırı davarandığını ileri sürerek sözleşmenin feshini istemiş; davalı da sözleşmeye geçerlik tanıyarak ortada fesih nedenlerinin bulunmadığını savunmuştur. Davanın bütün aşamalarında davalı, sözleşmede şekle aykırılık bulunduğunu ileri sürmediği bir yana, aksine sözleşmeyi ayakta tutmak amacını ve iradesini sürdürmüş, hatta karar düzeltme dilekçesi ile; bu davanın, arsa sahibinin taşınmazın arsa payanın devrine ilişkin edimi ile ilgisi bulunmadığını, yalnızca kendi edimi olan eserin yapımı borcunun bu davanın konusunu oluşturduğunu ileri sürmüştür. Öyle ise, tarafların da istek ve iradesi gözönünde tutularak, (B.K. 355 ve bunu izleyen maddeler çerçevesinde) uyuşmazlığın, eser sözleşmesinin feshi nedenlerinin mevcut olup olmadığının saptanması noktasında toplandığı kabul edilmelidir.
Davacının taşınmaz mülkiyetini devir borcu nedeniyle, söz konusu sözleşmenin şekle uyulmaması yüzünden geçersiz olduğu düşünülse bile, taraflarca geçerli kabul edilerek ifasına başlanan ve önemli bir bölümü yerine getirilen sözleşmenin geçersiz bulunduğu taraflarca ileri sürülmediği gibi, yerel mahkeme ve özel dairece de şekle aykırılık üzerinde durulmamış bulunduğundan, direnme kararı ile ortaya çıkan uyuşmazlık yalnızca sözleşmenin feshinin mümkün olup olmadığı sorunu ile sınırlı kaldığından bu aşamada Genel Kurulca artık sözleşmenin şekil yönünden geçerli oyup olmadığı konusu üzerinde durulmasına gerek görülmemiştir.
Kaldı ki, yerel mahkeme gerek ilk, gerekse direnme kararında, taraflar arasındaki sözleşmenin, geçerli olduğunu benimsemek suretiyle sonuca varmış ve her iki karar sadece davalı tarafından temyiz edilmiş ve özellikle şekle aykırılık yönünden bir temyiz nedeni ileri sürülmemiştir. Hukuk Genel Kurulunun bu durumda direnme kararını Özel Dairenin dahi geçerli olarak kabul ettiği sözleşmeyi şekil eksikliği yönünden geçersiz saymak suretiyle mümeyyiz davalı aleyhine sonuç doğuracak şekilde bozması kazanılmış hakların ihlaline neden olacaktır.
Bütün bu nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteği usulün 440. maddesi gereğince kabul edilmeli, Hukuk Genel Kurulunun 9.6.1982 gün ve 1979/15-1613 E. 565 K. sayılı bozma ilamı kaldırılmalı ve direnme kararı (..gerek mahkeme ve gerekse Özel Daire bozma ilamında açıkça benimsenen davalı borçlunun temerrüdü esas alınmak ve 25.1.1984 gün ve 3/1 sayılı yargıtay İçtihadı Birleştirme büyük Genel Kurulu kararındaki ilkeler gözetilmek suretiyle, gerekli araştırma ve inceleme yapılamak ve hasıl olacak sonuç uyarınca, ileriye ya da geriye etkili olarak feshe karar verilmek üzere..) bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Hukuk Genel Kurulunun 9.6.1982 gün ve 1979/15-1613 E. 565 K. sayılı bozma ilamındaki gerekçenin kaldırılmasına ve direnme karanının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.2.1984 gününde oyçokluğu ile karar verildi.