 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/92
K: 1983/191
T: 25.04.1983
DAVA : Sanıklar Nurullah Tekin ve Himmet Akpınar, olay günü tarlada çalışmakta olan mağdureyi olaydan sonra öldüğü anlaşılan Hüseyin Keskin adlı şahısla evlendirmek amacıyla, trafikte Nurullah Tekin ve Adem Tekin adına kayıtlı bulunan traktörün römürkuna bindirerek zorla kaçırmışlardır.
Oluş ve sübutta Özel Daire ile C. Başsavcılığı görüşler arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu olan husus; zorla kaçırma suçunda kullanılan ve trafik kaydında yarı hissesi sanık Nurullah Tekin'e ait bulunan 64 UP 949 plaka numaralı traktören TCK.nun 36. maddesi gereğince müsadere edilip edilemeyeceği hususudur.
TCK.nun 36/1. maddesine göre; (Mahkumiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanmak üzere hazırlanan veya fiilin irtikabından husule gelen eşya fiilde methali olmayan kimselere ait olmamak şartıyla mahkemece zapt ve müsadere olunucaktır).
Müşterek mülkiyet, birden fazla şahısların bir mal üzerinde belli oranda paydaş olmaları halidir. Bu mülkiyet türünde, paydaşların herbirinin pay miktarı 1/3, 1/5, 1/8 gibi belirlidir. Müşterek maliklerin birbirleriyle olan münasebetleri müşterek mala sahip olmalarından ibarettir. İştirak halinde mülkiyete olduğu gibi, bunun dışında aralarında şahsi veya hukuki bir bağ mevcut değildir... Müşterek mülkiyete, paydaşların herbiri, kendi payı üzerinde dilediği gibi tasarruf hakkında sahiptir (CELAL ERDOĞAN, Topluluk Mülkiyeti, 2. Bası, Sahife 5 ve devamı).
Nitekim, 21.6.1944 gün ve 30-24 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında bu husus vurgulanarak: (Medeni Kanunun 623. maddesi hükmüne göre birlikte mülkiyet durumunda paydaşlardan herbiri, kendi payına malik olup sadece o paya ilişkin hak ve yükümlülükleri haizdir; diğer pay ve paydaşlara karşı yasanın belirttiği ve açıklandığı ilişkiler dışında, hareket serbestisine sahiptir) denilmektedir.
Yargıtay'ın çeşitli hukuk dairelerinin kararlarında da açıklandığı gibi " müşterek mülkiyette payların haczi mümkündür".
Müşterek mülkiyete konu teşkil eden taşınır veya taşınmaz bir maldan ortakların yararlanma hakkı vardır. Bunun yegane istisnası Hukuk Genel Kurulunun, 5.5.1965 gün ve 71-193 sayılı kararlarında açıklanmıştır: (Medeni Kanunun 624. maddesinin kabul ettiği temsil kuralı, ortaklaşa çıkarları koruma düşüncesine dayanır ve ancak paydaşlardan birisinin, diğerinin paylarına taşma niteliğinde bulunmayan yararlanmasında, bu kuralın uygulanması sözkonusu olabilir).
Müşterek mülkiyet konusundaki bu genel açıklamalardan sonra, olayımız değerlendirildiğinde, karşılaşılan manzara şudur: Sanık, hissedar bulunduğu traktörü suç işlemekte kullanmıştır.
Ceza Kanununda zoralımına meşru kılan başlıca sebep; zoralınacak maddenin bizzat memnu olmasa bile suçta kullanılmış olması delaletiyle suçlunun başka suçlarda da veçhile kullanılabilmesi karşısında, fail elinde zararlı ve tehlikeli bir mahiyet almış olmasıdır. Kanundaki "başkasına ait bulunmadıkça" kaydının tazammun edebileceği maksat ve mana budur (HAKKI YAŞAR, Zoralım, Adalet Dergisi, 1975/3-4,S.274).
TCK.nun 36. maddesinde, müşterek mülkiyete konu olan bir taşınır malın suçta kullanılması halinde, sanığın hissesinin zoralımına karar verilemeyeceği hususunda bir hüküm mevcut değildir. Sanık Nurullah Tekin'in, traktördeki 1/2 hissesinin zoralınına karar verilmesi, suça katılmamış diğer hissedar Adem Tekin'in bu traktördeki hakkını ihlal etmeyeceği gibi; aksi hal, yani sanığın hissesinin zoralımına karar verilmemesi, sanığın bu traktörü başka suçlarda da kullanabilmesine zemin hazırlanmış olacağından, zoralımına iilişkin hükümlerin Ceza Kanunumuza konuluş amacına aykırı düşecektir.
Bu itibarla, C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C.Başsavcılığı itirazının reddine, oybirliğiyle karar verildi.