Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/56
K: 1983/144
T: 28.03.1983
DAVA : Özgürlüğü kısıtlamaktan sanık Fevzi'nin hükümlülüğüne dair İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 26.12.1980 gün ve 408 - 426 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce incelenerek, bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 29.3.1982 gün ve 377 - 133 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C.Başsavcılığı'nın koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C.Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 8.2.1983 gün ve 8/3348 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Özgürlüğü kısıtlama suçundan sanık Fevzi'nin TCK.nun 179/2, 51/1. maddeleri gereğince 2 sene 1 ay hapis cezasıyla, özgürlüğü kısıtlama ve gasba teşebbüs suçundan sanık Yusuf Ziya ve Cemal'in TCK.nun 179/2, 495/1, 61, 525 ve 6136 Sayılı Yasa'nın hükümleri gereğince 5'er sene 5'er ay ağır hapis ve 1'er sene hapis, 593,70 lira ağır para cezası ile tecziyelerine 3'er sene 4'er ay emniyeti umumiye nezareti altında buludurulmalarına, Tahsin'in 3 sene 4 ay ağır hapis 1 sene hapis ve 500 lira ağır para cezasıyla tecziyesine ve 3 sene 4 ay emniyeti nezareti altında bulundurulmasına ilişkin hükmü inceleyen 6. Ceza Dairesi, 27.9.1979 gün ve 5639-6006 sayı ile (oluş ve kabule göre sanıklar Tahsin, Cemal ve Yusuf Ziya haklarında TCK.nun 498. maddesi yerine 495. maddesinin uygulanması ve suç niteliği bakımından sanık Cemal'in ehliyetnamesinin daimi yerine geçici olarak geri alınmasına karar verilmesi ve ayrıca araba kullandığı anlaşılan sanık Fevzi'nin ehliyeti araştırılarak sonucuna göre bunun hakkında da 6085 Sayılı Yasa'nın 60/E maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, temyiz edenlerin sıfatı bakımından aleyhe bozma nedeni sayılmamıştır.
Sanıklar, Tahsin, Cemal ve Yusuf Ziya'ya içtima sonucu tayin edilen 593 lira 70 kuruş ağır para cezasının 593 lira ağır para cezasına indirilmesi suretiyle sair kısımları usul ve yasaya uygun olan sanıklar Yusuf Ziya, Cemal ve Tahsin haklarındaki hükmün CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına, sanıklar Yusuf Ziya, Cemal ve Tahsin haklarındaki hükmün CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına, sanıklar Yusuf Ziya ve Cemal'e ait depo paralarının geri verilmesine sanık Tahsin'e ait depo parasının gelir kaydına,
Vekilin sanık Fevzi adına yaptığı temyize gelince :
Sübuta vesaireye ilişen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak :
Olayın vukuundan önceki zamanlarda müşteki Sabahattin'in sanık Fevzi'den reşit olmayan kızını kaçırıp iğfal ederek ona eziyet etmekle birlikte uyuşturucu maddeler kullanmaya dahi zorladığı, neticede sanığın kızını müşteki ile evlendirmeye mecbur kaldığı, müştekinin çekilmez hareketlerine dayanamayan kızın bir süre sonra kocasını terkederek sanık babasının evine dönüp boşanma davası açtığı, bunun üzerine müştekinin sanığın evine giderek tevali eden tecavüzlere başladığı, baba yerinde sayılması gereken kayınpederine karşı hiçbir saygı göstermediği gibi, onu tahkir ederek iş ve aile çevresinde küçük düşürücü olaylar yarattığı ileri sürülmüş olmasına göre; savunmanın bu yönü üzerinde önemle durulması ve bu cümleden olarak belirtilen konulara ilişkin araştırma noksanları da tamamlatılmak suretiyle haksız tahrikin husule getirdiği gazap ve elem tesiri ile suçu işlediği mahkemece de kabul edilen sanığın maruz kaldığı va tahrikin ağır ve şiddetli bir derecede olup olmadığının gözetilip tartışılması gerekirken noksan inceleme ile TCK.nun 51/2. maddesi yerine 51/1. maddenin uygulanması isabetsizliğinden bozmuş;
Bozmaya uyularak sanık Fevzi'nin TCK.nun 179/2, 51/2, 59. maddeleri uyarınca 10 ay ağır hapis ve 35 lira ağır para cezası ile tecziyesine ilişkin hükmü, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 23.12.1981 gün ve 5779 - 6797 sayı ile (1 - Bir süre önce sanığın kızın iğfal eden ve sonradan evlenmekle beraber mağdurun olumsuz ve dengesiz davranışları ile aile birliğinin yürümesine imkan vermediği gibi, sanığın kızını alıp evine getirdikten sonra bu davranışlarını kararlı ve ısrarlı bir tutumla sürdürdüğü sanığın bu nedenle 11.1.1978 günü Ortaköy Polis Karakolu'na şikayette bulunduğu, buna rağmen eylemine devam eden mağduru bir ölçüde bundan vazgeçirmek amacını güden sanığın diğer sanıklarla birlikte mağduru gözleri bağlı olarak Erzurum Öğrenci Yurdu'na kadar götürüp orada bırakmasında kendisine özgü etkili eylem ve zora sokma dışında özgürlüğü daraltma amacına yönelik yoğunlaşmış özel kastı bulunmadığının düşünülmemesi
2 - Kabule göre sonuç olarak ağır para cezasının yanlış hesap edilerek 34 lira yerine 35 lira olarak hükmolunması isabetsizliğinden bozmuştur.
Yerel mahkeme (2) nolu bozma nedenine uyarak gereğini yapmış 1 nolu bozma nedenine ise : Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 27.9.1979 tarihli ilamında sanık Fevzi'nin olaydaki durumu bütün ayrıntıları ile gözden geçirilerek sanık hakkında işlediği fiilden önce maruz kaldığı tahrikin derecesine değinilerek, TCK.nun 51/1. maddesi yerine 51/2. maddesi ile cezasından indirim yapılması gerekeceği noktasından hüküm bozulmuştur. Bozmaya uyularak verilen hüküm bu defa 8. Ceza Dairesi'nce açıklanan gerekçe ile bozulmuş ise de bir an için temyiz bozması doğrultusunda sanık hakkında beraat kararı verilecek olursa o takdirde bu sanıkla birlikte aynı fiili ika etmiş olan ve haklarında verilen mahkumiyet hükümleri kesinleşmiş bulunan Yusuf Ziya ve Cemal'in durumlarını nasıl hal ve telif etmek imkanı bulunacaktır. Kaldı ki, sanık Fevzi'nin tertibi sonucu bunun evine gelmiş bulunan mağduru, evde saklı bulunan Yusuf Ziya ve Cemal ile birlikte gözlerini bağlayarak kendisine ait araba ve kiralanan diğer bir araba ile Fatih'teki Erzurum Talebe Yurdu'na kadar götürme olayında, hürriyeti tahdit suçu oluştuğu gibi, sanık da diğer sanıklarla birlikte bu eyleme iştirak etmiştir) gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Dosyaya oluşa ve mevcut delillere göre :
Sanık Fevzi ..... Bankası Harbiye Şubesi'nde Müdür Muavini olarak görev yapmaktadır. Mutlu ve dengeli aile yaşantısını sürdürürken kahvecilik yapan ve serseri takımından olduğu dosya içeriğinden anlaşılan Sabahattin adlı şahıs, reşit olmayan kızını kaçırmıştır. Sabahattin, öylesine saldırgan ve kanun dışı eylemlere o derece yatkın bir kişidir ki; bu olaydan 6 ay kadar sonra bir şoför arkadaşıyla birlikte iki Amerikalı turist kızı kaçırarak bir eve kilitlemiş pencereleri kırarak imdat isteyen turist kızlar, polisin olay yerine gelmesiyle kurtarılabilmişlerdir.
Kızının iğfal de edildiğini öğrenin Fevzi müşteki Sabahattin'le evlenmesine rıza göstermiştir. Buna rağmen müşteki eşini eve hapsetmiş dövüp sövmeye işkence yapmaya başlamış, hatta esrar kullanmaya zorlamıştır.
Sanık ve eşi nikahtan sonra bir daha kızlarını görememişlerdir. Muhitte yaptıkları soruşturma sonucu Sabahattin'in kızlarına işkence yaptığını, eve hapsettiğini öğrenince C.Savcılığı'na müracaat etmişler, karakola havale edilen dilekçeleri üzerine hiçbir işlem yapılmayınca kızlarını evinde ziyarete karar vermişlerdir. Gittikleri evde karşılaştıkları durum şudur : Gözleri çürük, elleri yara içinde olan kızları, kocası için "ne derse yapın, yoksa sizi öldürür" diye ağlamaya başlamıştır.
Daha bu olayın şokunu atlatmadan sanık aynı evde damadının bıçakla saldırısına uğrar, karakolluk olurlar. Ancak bu ara baygın halde bulunan kızlarını kurtarmayı başarırlar ve Cerrahpaşa Hastahanesi'nde tedavi ettirdikten sonra kendi evlerine götürürler, kızları müşteki aleyhine boşanma davası açar.
Buna rağmen, müşteki ve arkadaşları sık sık, özellikle sanığın evde bulunmadığı zamanlarda evine gelerek sanık ve yakınlarını tehdit etmeye, rezalet çıkarmaya başlamışlardır. Bunun üzerine sanık tekrar C.Savcılığı'na müracaat etmiş 3240 numarayı alan hazırlık soruşturması evrakı Ortaköy Emniyet Komiserliği'ne havale etmiştir.
Olay tarihinden 15 gün kadar önce de Sabahattin'in adamlar kızını kaçırmak amacıyla sanığın evine zorla girmeye çalışmışlar, sanığın eşi keser kullanarak bu tecavüzü def'edebilmiştir.
Sanık korkusundan 2. kızını da okula göndermemeye başlamıştır. Müştekinin giderek artan tecavüzlerini yasal yollardan def etmek olanağını bulunamakta, yine de uygunsuz ve suç teşkil eder bir davranış içine girmemektedir. Çaresizdir. Ancak, bu nitelikteki şahsın kızını tekrar zorla alıp götürmesine seyirci kalamayacaktır. Birşeyler yapması gerekmektedir.
Arkadaşı Şerafettin'e başına gelenleri anlatırken; "tanıdık, boş bir erkek olsa da, özellikle ben bulunmadığım zamanlar eve gözkulak olsa. Belki bu şahıslar eve gelmekten vazgeçerler" demiş :
Şerafettin'in de "Erzurum Öğrenci Yurdu'nda tanıdık arkadaşları olduğunu onların yardımcı olabileceğini" söylemesi üzerine, sanık bu öğrencilerle temas kurmuş onlara durumu anlatınca, öğrenciler hiçbir menfaat karşılığı olmaksızın yardımcı olmaya, müştekiyi korkutmaya söz vermişlerdir.
Kendisinin ve yakınlarının uğradığı tecavüzlerin boyutları ve devamlılığı gözönünde tutulduğunda sanığın bu çeşit bir yola başvurması yasa dışı bir eylem olarak nitelendirilmez. Zira sanık aslında suç teşkil eden eylemlere zorlanmamak için, çaresizlikten böyle bir yol seçmiştir. Bütün istediği müştekinin yasa dışı davranışlarından vazgeçmesidir. Onun ne şekilde korkutulacağını dahi bilmemektedir.
Bu noktadan itibaren, olayların akışı ve kontrolu yurtta tanıştığı diğer sanıkların eline geçer. Sanığın evine gelip müştekiyi beklemeye başlarlar. Ertesi gün, sanığın evde bulunmadığı bir saatte müştekinin aracı olarak gönderdiği iki kadın eve gelir. Sanık Fevzi'nin eşi, diğer sanıkların talimatıyla "barışmaya rıza gösterebileceklerini müştekiyi o gece beklediklerini" söyler.
8.2.1978 günü gecesi, müşteki yanında iki kadın ve Sabri adlı şahıs olduğu halde, sanığın evine gelir. Bir bahane uydurarak kadınların evden uzaklaşması sağlandıktan sonra, gözlendikleri yerden çıkan diğer sanıklar, müşteki ve arkadaşının gözlerini bağlarlar, sanık Fevzi'nin kullandığı bir araba ve kiraladıkları diğer bir arabaya binerek Erzurum Öğrenci Yurdu'na gelirler. Orada sanık Fevzi'ye evine geri dönmesi söylenir, sanık Fevzi denileni yapar.
Yurtta bir odaya alınan müştekinin arkadaşı Sabri'ye sanıklar hiçbirşey yapmazlar, ancak müştekiyi dövdükleri korkutmak amacıyla ayaklarına doğru kurşun sıktıkları gibi, "100.000 lira parayı, 3 tabanca ve boğazındaki altın kolye ile birlikte 13.2.1978 günü saat 12.00'de... Pastahanesi'ne getirmesini" söylerler. Bu eylemlerden sanık Fevzi'nin haberi yoktur. Onun talimatı ile de yapılmıştır.
Müştekinin durumdan zabıtayı haberdar etmesi üzerine, polisler belirtilen günde, .... Pastahanesi ve civarında tertibat alırlar. Müştekinin getirdiği para paketini alırken sanık Tahsin suçüstü yakalanır. Olay yerinde gözcü olarak bulunan ve diğer olaylara da karışan Yusuf sağ baldırından hafif yaralı olarak ele geçer, kimliği tesbit edilen diğer sanık Cemal'de yakalanarak açılan kamu davası sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilir ve haklarında verilen hüküm kesinleşir.
Yukarıda açıklanan olaylar zinciri içinde sanık Fevzi'yi suç işlemiş veya suç işlemeye yardım etmiş, dolayısıyla mutlaka cezalandırılması gereken bir kişi olarak mı göreceğiz?
Sırf biçimsel bir hukuka aykırılık kavramı, hukuka uygunluk sebeplerini sadece müsbet hukukta aramak ve kanunun sustuğu yerlerde, yapılan hareket ve derece haklı ve meşru görülürse görülsün, faili cezalandırmak sonucuna götürür. Biçimsel hukuka aykırılık esasını kabul etmek, teknik - Hukuk açısından doğru ve yerindedir, fakat sosyal hayatın gereklerine bazı hallerde tam anlamıyla cevap verecek nitelikte değildir. Böyle olunca, kanunun suç saydığı bir fiil işlendikte, o fiili suç saymakta güdülen amaca, kanunun asıl fikrine "ratio legis" e bakmak gerekir : Yapılan hareketin bu amaca girdiğine kanaat getirildiği anda, hukuka aykırılık vardır ve bir takım düşüncelerle aynı hareketin "adil" veya "haklı" sayılabilmesinin hiçbir rolü yoktur; buna karşılık hareketin sözü geçen amaca uygun olmadığı, kanunun bu türden hareketleri yasaklayıp cezalandırmak amacını güdemeyeceği sonucuna varıldıkta, fiil hukuka uygundur ve hukuka uygunluğu belirten halin kanunlarda yazılı olup olmaması bakımından bir ayırım yapmaya gerek yoktur. Ceza Hukuku'nun da zımmi sınırları vardır. Maksatsız hukuk ve suç olamayacağı gibi; amacın ötesinde bir hukuka aykırılık da bulunamaz (VALETTA, 38; DÖNMEZER - ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Cilt 2, 7. Bası, Sahife 19 ve devamı)
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 17.5.1982 gün ve 61 - 217, 16.2.1981 gün ve 385 - 44 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi, TCK.nun 179. maddesinin uygulanabilmesi için sanıklarda özgürlüğü daraltma suçunun yoğunlaşmış ÖZEL KASTI'nın var olup olmadığının saptanması gerekir. Başka bir anlatımla, ceza yaptırımının ancak doğrudan ve bilinçli olarak özgürlüğe yönelen daraltma suçları için işlerliği düşünülmelidir.
Açıklanan nedenlerle müşteki Sabahattin'in özgürlüğünü daraltmak özel kastıyla eylemde bulunduğu veya başkaca bir suç işlediği tesbit edilemeyen sanık Fevzi'nin beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı olduğundan sanık vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme uygun şekilde Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının sanığa geri verilmesine 28.3.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini