 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/483
K: 1983/19
T: 31.01.1983
DAVA : 1.66.1978 tarihinden yürürlüğe giren 2148 sayılı Yasa ile, Cezaların infazı Hakkındaki 647 sayılı Yasaya eklenen Ek-2. maddede: (... müşühadeleri sonucu yarı açık veya açık müesseselere naklolunan hükümlülerin, anılan müesseselerde kaldıkları her ay için altı gün, 19. maddenin 1, 2 ve 3. fıkralırına göre tesbit edilecek şartla salıverme tarihlerinden indirilmek suretiyle şartla salıverme işlemi yapılır.
Kapalı infaz kurumlarında bulunanlardan yarı açık veya açık infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp da olanak sağlanamaması sebebiyle nakil olunamayanlar... iktisap ettikleri hak tarihinden sonra kapalı kurumlarda geçirecekleri süreleri de yarı açık müesseselerde geçmiş sayılır.
... Bunlarla, yaş ve bedeni kabiliyetleri itibariyle, çalışamayanların, iyi hallilikle geçirdikleri günler, 1. fıkrasındaki indirime esas sürelerine eklenir.
Yarı açık veya açık müesseselerden ve 2. fıkrada belirtilen nitelikleri haiz olduğu halde kapalı müesseselerden firar edenlerle, en az iki defa kapalı ceazevlerine iade edilenler veya yarı açık veya açık cezaevlerinden kapalı kurumlara iadeyi gerektiren hareketleri sebebiyle 2. fıkraya göre kazandıkları hakları en az iki defa kayybedenler; evvelce yarı açık veya açık müesseselerde veya bu kurumlara ayrılmaya hak kazandıkları tarihten sonra kapalı cezaevlerinde geçirdikleri süreler dahil hiçbir suretle indirimden yararlanamazlar) hükmüne yer verilmiştir.
2148 sayılı Yasanın çıkarılışındaki amaç, gerekçesi ve anılan yasa hükmü gözönünde tutulduğunda; şartla salıverme süresi çıkarıldıktan sonra kalan cezanın herbir ayı için altı gün indirim yapılması gerekmektedir.
Nitekim, 2148 sayılı Yasanın gerekçesinde: (... anılan müesseselerde bir yıl kalan hükümlünün, 19. maddenin 1, 2 ve 3. fıkralarına göre tesbit edilecek şartla salıverme süresinden 72 gün, 1977 uygulamasına göre sekiz yıla kadar bu müesseselerde kalabilmesi mümkün olduğundan icabında "72x8"=576 gün evvel meşruten tahliye edilmesi sağlanmıştır) denilmek suretiyle, bu husus açık ve kesin bir şekilde ifade edilmiştir.
647 sayılı Yasanın 19. maddesi hükmüne göre, kaide olarak şartla salıverme için hükümlünün:
a - Muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalarda hükümlülük süresinin 2/3'ünü ve müebbet ağır hapiste 24 yılını çekmiş olması;
b - Tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulunması; gerekmektedir.
Sanık S.G., yasal süre bakımından meşrutten tahliyeye hak kazandığı gibi; 24.8.1981 tarihinde, Disiplin Kurulu kararında hakkında iyi hallilik kararı verilmiştir.
647 sayılı Yasanın Ek- 2. maddesine göre belirtilen müesseselerden "firar edenler" bu maddedeki indirimden yararlanamayacaksa da; sanık anılan Yasa hükmü yürürlüğe girmeden cezaevinden "firar" etmiş, bir süre fiirarda kalmıştır.
28.1.1974 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 647 sayılı Yasanın 19. maddesinin 1712 sayılı Yasa ile değişmesinden önce cezaevinden kaçan hükümünün üçte iki nisbetindeki cezasını çekmiş olmak şartıyla salıvermeden yararlanması gerektiği hususuna açıklık getirmiş olup, inceleme konumuzla bir ilgisi bulunmatadır. Akisine; aynı İçtihadı Birleştirem kararında: (Her ne kadar, İnfaz Hukukunda kazanılmış hak söz konusu değilse de... eşitlik ilkesi nedeni ile, aleyhe olan yeni yasa uygulanamaz... Hükümlülerin iyi halliliğinin, 647 sayılı Yasa ve buna dayanılarak çıkarılan İnfaz Tüzüğüne göre düşünülmesi gerekir. Cezaevinden kaçan hükümlü hakkında uyğulanmış olan disiplin cezası, Tüzüğün 171. maddesine uygun şekilde kaldırılmış ve başkaca da ceza almamış ise; iderece verilen iyi hallilik kararının geçerli olması lazımdır) denilmektedir.
2148 sayılı Yasada "halen firarda olanların belli sürede teslim olmamaları halinde bu yasadan yararlanamayacakları" yolunda açık bir hüküm bulunmaması: 28.1.1974 tarihli İçtihadi Birleştirme Kararının gerekçesi ve TCK.nun 2/2. maddesinde "bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşir olunan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise lehine olan kanun tatbik ve İNFAZ olunur" yolundaki amir hüküm ve yapılan açıklamalar gözönünde tutulduğunda, sanık S.G.'in de lehe getirilen 647 sayılı Yasanın ek- 2. maddesinde belirtilen indirimden yararlandırılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler: (19 Mart 1983 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2638 sayılı Yasanın 3. maddesiyle 647 sayılı Yasanın 19. maddesinde yapılan değişikliğe göre "tutuklu veya hükümlü iken firar veya firara teşebbüs etmiş olanların 2/3 oranındaki indirimden yararlanabilmeleri için, muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalarda hükümlülük süresinin beşte dördünü, müebbet ağır hapiste 30 yılını çekmiş olmaları şarttır".
Sanığın şartla salıverilmesine ilişkin hesaplarda anılan yasa hükmü de gözönünde tutulmalıdır.
Gerek bu yasanın, gerekse 2148 sayılı Yasanın çıkarılışındaki amaç, cezaevinden yapılan firarların önlenmesi ve firar edenlere de taviz verilmemesidir. 2148 sayılı Yasa çıktığında sanık firardadır ve iki sene kadar bir zaman sonra teslim olmuştur. Kendisini 2148 sayılı Yasadan yararlandırmak yasanın amacına ve "firar edenlerin indiriminden yararlanamayacağı" yolundaki yasanın amir hükmüne aykırı düşer) diyerek C.Başsavcılığı itirazının kabulü gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.