 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/399
K: 1984/100
T: 19.03.1984
DAVA : Adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan sanık Hüseyin'in hükümlülüğüne dair (İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 8.7.1982 gün ve 96/222 sayılı hüküm müdahil ve sanık vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 16.5.1983 gün ve 96-132 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık ve müdahil vekilleri tarafından süresinde verilen dilekçeyle istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bidiren 15.11.1983 gün ve 1-2610 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Adam öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Hüseyin'in mahkumiyetine ilişkin hükmü, Özel Daire:
(Görevsizlik kararı veren ...... sicil numaralı Hakim Vefa'nın niyabeten, ifade almak suretiyle üst mahkemede yapılmakta olan yargılamaya katılması suretiyle CMUK.nun 22. maddesinin ihlal edilmesi) isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel mahkeme ise:
(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 5.12.1977 gün ve 2/3 sayılı kararında:
A - CMUK.nun 262. maddesine göre iddianame veya son soruşturmanın açılması kararındaki suçu niteliği yönünden görevsizlik kararı veren hakimin, B - İlk veya son soruşturma sırasında doğrudan doğruya yada talimatla sanığın sorgusunu yapan veya sanıkları dinleyen hakimin,
C - Hazırlık soruşturması sırasında sanığın tutuklanmasına veya salıverilmesine karar veren hakimin;
Bu karar dar açıdan ele alınmamak lazım gelir. Şöyleki :
Görevsizlik kararı son soruşturma kararı niteliğindedir. Onun bütün özelliklerini haizdir. Üstelik burada hakim kanaatnı belirtmemektedir. Sadece suçun niteliği yönünden görevsizlik kararı vermiştir. Gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Dosyaya, oluşa ve mevcut delillere göre :
Kemalpaşa C.Savcılığının 13.1.1982 gün ve 1/8 sayılı iddianamesi ile, "bıçakla yaralamak" suçundan ve TCK.nun 456/2, 457/1. maddelerinin uygulanması istemiyle Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
Adı geçen mahkemede yapılan yargılamanın ilk oturumunda, sanığın savunması alındıktan müşteki dinlendikten davaya esas teşkil eden rapor ve tutanaklar okutturulduktan ve C.Savcısının mütalaası alındıktan sonra, 11.2.1982 gün ve 7/29 sayı ile; (Müştekinin olayı anlatış şekline, mağdur hakkında verilen kat'i raporun durumuna göre, olayın öldürmeye teşebbüs mü, yaralamak mı, olduğu hususunda delillerin takdiri mahkememizin görevini aştığından delillerin takdiri Yüksek Görevli mahkemeye ait olmak üzere mahkemelerinin görevsizliğine karar verilmiştir. Bu oturumda duruşma hakimi (.......) sicil numaralı Vefa'dır.
Dosyanın bu şekilde gönderildiği İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesine iki adet talimat yazılması üzerine, müşteki ile 13 adet tanığın ifadesi adı geçen hakim tarafından alınarak, talimatlar" ikmalen mahalline iade" edilmiştir.
5.12.1977 gün ve 2/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında: "İddianame veya son soruşturmanın açılması kararındaki suç niteliği yönünden görevsizlik kararı veren hakimin, asıl davayı gören mahkemeye katılabileceği" kabul edilmiştir.
Anılan kararın gerekçesinde : CMUK.nun 22. maddesinin yazılışından da açıkca anlaşıldığı gibi, ilk tahkikatı yapmış olan, o davanın yargılanmasında bulunamaz. Ve ilk hükme katılan hakim, üst mahkemesince bu hükme dair verilecek karara iştirak edemez. Duruşmada anlaşılan suç vasfı nedeniyle verilen görevsizlik kararlarıda, son tahkikatın açılmasına dair olan bir kararın bütün neticelerini hasıl edeceği" CMUK.nun madde 263" cihetle bu şekilde görevsizlik kararı vermiş olan hakim de, ilk tahkikatı yapmış sayılır. Ve bu yönü ile bu davanın yargılamasına katılamaz. Burada yasa koyucu hakimin tarafsızlığını ve bu dava nedeniyle oy ve kanaatini daha önce belli etmiş olup olmadığını gözeterek, yukarıda anılan yasaklayıcı hükmü getirmiş bulunmaktadır. Gerçekten ilk tahkikatı yapan veya duruşmayı yöneterek delilleri toplayan, olay hakkında belli bir kanıya varıp, suçun niteliğini ve uygulanacak yasa maddelerini açıklayan ve böylece oyunu belli etmiş bulunan hakimin, bu işe ait davada hükme iştiraki sakıncalı görülmüş ve yasa hükmüyle yasaklanmıştır ama, duruşmada edinilen kanaat ve suç vasfının değişmesi ile değilde, iddianame veya son soruşturmanın açılması kararındaki suç niteliği yönünden davanın görülmesinin başka bir mahkemeye ait olduğunu görerek, görevsizlik kararı veren hakim, bu hali ile davaya bakmış sayılmaz. Hakimin burada yaptığı iş; maddi hata sonucu mahkemesine açılan davayı görevsizlik kararıyla ait olduğu mahkemeye göndermekten ibaret olup, dava hakkında olumlu veya olumsuz bir kanıya varmış ve oyunu da belli etmiş sayılamaz. Demek suretiyle konuya açıklık getirilmiştir.
Davada esaslı işlemler niteliğinde soruşturma yapan, olay hakkında delil toplayan ve suç niteliğini belli ederek uygulanacak kanun maddelerini de göstererek görevsizlik kararı vermek suretiyle kanaat, görüş ve oyunu belli eden Hakim Vefa'nın, müşteki ve tanıkların talimatla ifadesini almak suretiyle üst mahkemedeki yargılamaya iştirak ettirilmesi yasaya aykırı olduğundan sanık ve müdahil vekilinin temyiz itirazının bu nedenle kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki isteme uygun şekilde, direnme hükmünün BOZULMASINA, depo paralarının müdahil ve sanığa geri verilmesine 19.3.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.