 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/344
K: 1984/70
T: 13.02.1984
DAVA : Hakaretten sanıklar Yunus ve Bektaş'ın hükümlülüklerine dair Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen 30.12.1981 gün ve 517-911 sayılı hüküm, müdahil ve sanığın temyizleri üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 15.2.1983 gün ve 1016-142 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, C. Savcısı ve müdahil vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, müdahil vekili yönünden koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 3.10.1983 gün ve 2/2348 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hakaretten sanıklar Yunus ve Bektaş'ın, TCK.nun 482/2 ve 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 2500 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ve cezalarının ertelenmesine ilişkin hükmü Özel Daire;
Mahiyeti itibarıyla büyük bir kalabalığın bulunduğu kongrede yapılan hakaret ve söylenen sözlerin pek çok kimse tarafından duyulabileceği tabii bulunduğu cihetle işlenen suçta aleniyet unsurunun varlığı gözetilmeyerek sanıkların TCK.nun 482/3. fıkrası yerine 2. fıkrası ile cezalandırılması isabetsizliğinden oybirliğiyle bozmuştur.
Yerel mahkeme ise;
Bozulan kararımızda olayda aleniyetin bulunmadığı etraflı bir şekilde izah edilmiş bulunmaktadır. Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin bozma ilamında ise kongrede söylenen sözlerin pek çok kimse tarafından duyulabileceği tabii bulunması noktasından hareketle aleniyetin varlığı kabul edilmektedir. Halbuki bize göre bir olayda aleniyetin varlığı veya yokluğu hadisenin cereyan ettiği yerin kapalı veya açık bulunması veya birden ziyade kişilerin duyması veya duymaması ile bağlı bir husus değildir. Mesela; sokakta geçen bir olay da hadisenin tek bir şahidi bulunduğu halde, olayın ceryan ettiği yer gözönünde tutularak aleniyetin mevcudiyeti kabul suretiyle TCK.nun 482/3. maddesi uygulama alanı bulduğu halde, buna karşılık bir evde 15 kişi bulunsa dahi böyle bir yerde hakaretin vukuu halinde ise aleniyet sözkonusu olamayacağından, TCK.nun 482/2. maddesinin uygulanması gerekir. Kanaatimiz de, Yargıtay İçtihatları da bu merkezdedir. Sayın dairenin anladığı olayda pek çok kimsenin mücerret duymuş olması keyfiyeti bize göre aleniyetin varlığı için yeterli değildir. Nitekim, 1956 yılı Adalet Dergisi'nin 1 sayılı nüshasının 162. sahifesinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 4.7.1955 tarih ve 2/71 karar, 67 sayılı içtihadında hakaretin mutlak olarak açık bir mahalde işlenmekte veya iki kimse tarafından işletilmekle alanen vukuu bulmuş addedilemeyeceğine aleniyet unsurunun tekevvünü için bu fiilin, umumun gelip geçtiği yollar veya halkın toplandığı, girip - çıktığı veyahut her zaman toplanması ve girip çıkması mümkün olan yerler gibi umumi mahallerde ikaı lazım gelmesine ve mahkemece bu hususun tahkik ve tespit edilmemiş olmasına göre, usul ve kanuna uygun bulunan temyiz bozma ilamına uyulması gerekirken yukarda yazılı gerekçeyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu içtihadı açık bir şekilde bizim yukarıdaki görüşümüzü teyit etmektedir. Yani 2. Ceza Dairesi'nin anladığı gibi pek çok kişilerin duymuş olması veya duymuş olma ihtimalinin bulunması gibi haller, aleniyetin mevcudiyeti için yeterli olmadığı gibi, yerine göre bir tek kişinin dahi duymuş olması aleniyetin varlığını göstermesi bakımından yeterli bulunmaktadır. Yukarıda vermiş olduğumuz misalde sokakta bir kişinin duyması aleniyetin varlığını gösterdiği halde, bir evde mesela misafirlikte kalabalık kişiler arasında vukuu halinde ise aleniyet bulunmamaktadır. Buna karşılık kapalı bir yer bulunmasına rağmen, mesala kahvehanede gazinolarla bar ve pavyonlarda işlenen hakaret suçlarında ise şüphesiz bu gibi yerlerin herkesin girebileceği yerlerden bulunması nedeniyle aleniyetin varlığının kabulü gerekmektedir, görüş ve gerekçesiyle direnmeye karar vermiştir.
Dosya içeriğine göre olay günü sınırlı sorumlu Bahçelievler Kooperatifi'nin Ankara Gölbaşı Sineması'nda genel kurul toplantısı yapılmıştır. Toplantıda tahminen 600 kişi bulunmaktadır. Sanık Bektaş, mikrofondan şahsi davacı eski yönetim kurulu üyesi Süleyman'ı kastederek, Süleyman hırsızdır demiş, keza diğer sanık Yunus'da mikrofonda şahsi davacıya karşı aynı sözleri sarfetmiştir.
Sinema salonunda 600 kişilik üyeden başka emniyet görevlileri kongre komiseri de bulunmaktadır.
Kongredeki mikrofonla yapılan konuşmalar hoparlörle dışarıdan da duyulmaktadır.
Öğretide, aleniyet çok sayıda kimsenin vukuunu sağlayabilecek şartlar altında işlenmiş suça alenen işlenmiş gözü ile bakılacağı, bununla beraber aleniyetin mevcudiyeti için kalabalık sayıda kimselerin sövmeye muttali olmalarının imkan dairesinde bulunması yeterlidir.
Bu itibarla, şahsi davacı vekili ile o yer C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulüne direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme hükmünün istek gibi BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 13.2.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.