 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/24
K: 1983/262
T: 03.05.1983
DAVA : Öldürmeye tam teşebbüsten sanık (Ü.E.)'ın hükümlülüğüne dair Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11.5.1982 gün ve 41-61 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince incelenerek 14.12.1982 gün ve 3406-4129 sayılı ilam ile onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığının, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Dairenin onama kararına itiraz etmesi, onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması istemini bildiren 24.1.1983 gün ve 17 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Öldürmeye teşebbüs suçundan sanık (Ü.E.)'ın TCK.nun 448, 62, 55/3, 59/2, maddeleri uyarınca sonuç olarak 8 yıl 10 ay 20 gün ağır hapis ile cezalandırılmasına, müdahil lehine 5000 lira manevi tazminat tayin ve takdirine dair Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hükmü, sanığın temyizi üzerine inceleyen Özel Daire:
"1 - Oluşa göre, sanığın saldırıya maruz kalmadığı, sadece tartışma esnasında kavgayı yatıştırıcı durumda olan mağduru karın bölgesinden hayati tehlike tevlit edecek ve peritonu yırtacak kuvvetle bıçakla yaralaması, öldürme kastını ortaya çıkarmış olduğundan, mahkemenin duruşmadan ve tahkikattan edindiği kanaatle vardığı sonuçta bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma isteğine iştirak edilmemiştir.
2 - Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına, depo parasının gelir kaydına ve 500 lira nisbi onama harcının sanıktan alınmasına" karar vermiş;
Bu karara C. Başsavcılığı; "önceden aralarında husumet bulunmayan ve minibüste yolculuk sırasında tesadüfen karşılaşan birden fazla taraflar aasında çıkan tartışmada çakı bıçağının bir defa vurulması, sanığın öldürme kastını sözle açıkladığı yolunda kanıt bulunmaması ve suçun işlenmesini müteakip sanığın olay yerinden hemen ayrılmış mağdurun arkadaşlarıyla karakola kadar gelmiş olması karşısında, yaranın yeri ve niteliğinin öldürme kastının tek başına kanıtı sayılmayacağı gözetilmeden ve sanığın öldürme kastını gerçekleştirmesine engel olan hallerin neler olduğu da gösterilmeden,mahalli mahkemece sanığın eyleminin yaralama yerine öldürmeye teşebbüs olarak kabulü ile hüküm kurulması ve bu hükmün onanmasında isabet bulunmamatadır" gerekçesiyle itirazda bulunmuştur.
İncelenen dosyaya, toplanan delillere ve oluşa göre:
Olay günü gecesi, sanık (Ü.E.)'ın yanında arkadaşlarıyla birlikte sinemaye gitmek üzere Binevler Mahallesi minibüs durağından dolmuşa bindiği, müdahil (M.T.) ve arkadşlarının da bir sonraki durakta aynı minibüse bindikleri, yol boyunca sanık ve arkadaşlarının yüksek sesle küfürlü sözlerle laubali hareketlerde bulunduğu, içeride bayan yolcuların da bulunması sebebiyle minibüs şoförü tanık (H.Y.) tarafından ikaz edildikleri, ancak sanık ve arkadaşlarının buna aldırış etmeyip hareketlerine devam ettikleri, hastane civarına geldiklerinde durakta iken sanık ve arkadaşlarından ikisinin dolmuş ücretlerini ödemediklerini anlayan dolmuş şoförü (H.Y.)'ın yere inerek sanık ve arkadaşlarıyla dolmuş ücreti yönünden tartışmaya başladığı, bu tartışmanın kavgaya dönüşmek üzere olduğunu gören dolmuştaki yolcuların ve bu arada mağdur (M.T.)'in de araçtan inip kavgayı önlemek üzere aralarına girdiğinde sanık (Ü.E.)'ın (Allahını, kitabını Sk. ettiğim... söz karışmayın..) diyerek cebinden çıkardığı çakı bıçağı ile üzerine hücum ederek karın bölgesine saplayıp daha sonra da oradan kaçtığı, yaralanan (M.T.)'ın arkadaşları tarafından karakola getirilip ifadesi alındıktan sonra hastaneye derhal kaldırıldığı, olay yerinden kaçan sanığın üç gün sonra bir bahçe içinde takip sonucu yakalandığı, evinde yapılan aramada olayda kullandığı 7 cm. uzunluğundaki çakı bıçağının pantolon cebinde bulunduğu, acil olarak hastaneye kaldırılan mağdurun yapılan muayenesinde medioklavikular hatta göbeğin iki parmak altında karına nafiz 1 cm.lik delici kesici cisimle yapılmış iç, dış oplik adaleleri kesmiş, peritonda 5 cm.lik kesik yapıp buradan karın içinde 300 cc. kan biriktiği, kanın boşaltılıp, karın içi temizlendikten sonra peritonun dikildiği, karın kapatılıp adalelerdeki kesikler tamir olunup birer adet diren konarak ameliyata son verildiği, 11.5.1981 tarihinde hastaneden taburcu edilen mağdurun Adli Tıp Kurumu mütalaasına göre hayati tehlike geçirdiği ve yaralamadan dolayı 25 gün mudat iştigalinden kalacağının bildirildiği ve suçun vasfı yönünden uyuşmazlık oluştuğu görülmektedir.
Dolmuş aracı içerisinde laubali hareketlerle küfürler sarfeden sanı ve arkadaşlarının başlangıçta nazik bir tazrda uyarıldıkları halde bu hareketlerine dolmuştan ininceye kadar devam ettikleri, yere indiklerinde dolmuş ücretinin ödenmemesi nedeniyle şoförle münakaşaya tutuştukları, kavga olacağını gören yolcular ve mağdurun kavgayı önlemek amacıyla araya girdiklerinde sanık ve arkadaşlarının bunlara küfrederek yumrukla saldırdıkları ve sanığın da taşıdığı 7 cm. uzunluğundaki çakı bıçağını bütün gücü ile mağdurun karın gibi hayati organların bulunduğu yeri hedef seçerek peritonu yırtacak şiddette karın içinde 300 cc. kan birikerekhayati tehlikeye maru kalacak derecede yaraladığı, derhal yapılan başarılı müdahale veameliyatla hayatının kurtarıldığı anlaşılmaktadır. Sanığın kastının, hareketin gelişme ve sonuçlarına göre tayin olunacağına hayati organlara yönelik darbe adedi kadar, darbenin şiddetinin de nazara alınması icap edeceğine, tek bir darbe ile de ölüm husule gelebileceğine, kavganın heyecanı, ve korku dolayısıyla ve sonuç alıcı harekette bulunduğu kanatiyle de failin müteakip darbelere tevessül etmesi mümkün bulundğuna göre, itirazın reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; itiraz yazısındaki gerekçeye dayanarak oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığının itirazının REDDİNE 3.5.1983 gününde üçte ikiyi geçen oyçokluğu ile karar verildi.