 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/213
K: 1983/356
T: 24.10.1983
DAVA : Hırsızlık suçundan sanıklar Kerem ve Hüsamettin'in hükümlülüklerine dair Sarıoğlan Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 26.5.1982 gün ve 72-36 sayılı hüküm sanıkların temyizleri üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 8.4.1983 gün ve 868-3052 sayılı ilam ile bozulmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel daire bozma kararının kaldırılması ve hükmün onanması istemini bildiren 27.5.1983 gün ve 64 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
Hırsızlık suçundan sanıklar Kerem ve Hüsamettin'in TCK. nun 493/1, 322. maddeleri uyarınca 1'er sene 6'şar ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 525. madde gereğince ceza süreleri kadar emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına dair Sarıoğlan Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü, sanıkların temyizi üzerine inceleyen Özel Daire :
"Dosyaya duruşma tutanakları içeriğine toplanıp karar yerinde açıklanarak tartışılan elverişli delillere, gerekçe ve hakimin takdirine göre sanıkların sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanıklar Kerem ve Hüsemettin'in olay gecesi, müşteki Mustafa'ya ait evin müştemilatından olan ve depo (ambar) olarak kullanılan etrafı duvarla çevrili, üstü kapalı ambar damına, muhkem olmayan pencereden girerek çaldıkları malları muhkem ve sağlam olan kapı kilidini bir aletle kırmak suretiyle kapıdan çıkarıp götürdükleri, oluşa uygun kabulden anlaşılmasına, mehaz kanunun aksine kanunumuzda (girmek)ten söz edilip (çıkmak) tabirinin unsur olarak gösterilmemiş olmasına, bu durumda TCK. nun 493. maddesinin 1. bendinde belirtilen maddi zorlukları yok etmeye yönelik hakaretlerin sadece hane vesair yerlere girmeye münhasır olup çıkma veya çalınan malı başka yere kaldırma halini kapsamamasına göre; TCK.nun 492/1. maddesi yerine olayda uygulama yeri bulunmayan 493/1. maddesi ile hükümlülük verilmesi" isabetsizliğinden oybirliği ile bozulmasına karar vermiş bu karara C.Başsavcılığı;
"Bozma ilamında yazılı olduğu üzere, sanıkların muhkem olmayan pencereden girdikleri ve çaldıkları yedi torba suni gübre, 11 şinik ayçiçeği ve soba borularını alarak muhkem olduğu keşfen anlaşılan kapı kilidini suni vasıta kullanarak açıp götürdükleri kabul edilmiştir.
Sanıklar muhkem olmayan pencereden içeriye girmişlerse de çalıntı eşyayı muhkem kapıyı kırarak açtıkları ve açılan kapıdan çıkartıp götürmek suretiyle suçu işlemişlerdir. TCK.nun 493/1. maddesinde fiili işleyen kişilerin hane vesair yerlere girmelerinden bahsedilip çıkmaları sözkonusu edilmemiş olmakla birlikte mezkür madde, hırsızlık fiilini işleyen kişinin duvar, kapı, pencere gibi şahısların ve malların muhafazası maksadıyla sağlam ve muhkem surette yapılmış şeyleri yıkmak, kırmak, ve suni vasıtalarla bertaraf edilebilen engelleri kaldırma eylemlerini hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak kasıt ve gayesi ile yapılmış olması halini de kapsamına almıştır. Mezkür maddenin metin ve münderecatının kül halinde mütalaası ve yorumu bunu gerektirmektedir. Aksi halde, mesela; engin bir baca deliğinden kolayca haneye giren sanıkların hacim ve ağırlık itibarı ile oldukça büyük eşyaları muhkem ve sağlam kapıyı balta veya dinamit kullanarak tahrip etmesi ile kapıdan dışarıya çıkarmış olması halinde mevsuf hırsızlık şeklinde nitelendirmek gerekecektir. TCK.nun 493/1. maddesinin metni ve ruhu böyle bir yoruma olanak tanımaktadır." gerekçesiyle itirazda bulunarak Özel Daire kararıının kaldırılarak hükmün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan delillere, incelenen dosyaya göre;
Baba-oğul olan sanıklar Kerem ve Hüsamettin'in olay gecesi yakın komşuları olan müşteki Mustafa'nın Kayseri'de olmasından yararlanarak müştekinin evine bitişik depo olarak kullandığı üstü toprak örtülü, etrafı taş duvar ile çevrili dam (bina)nın penceresini kapatan taşları alıp, buradan içeri girdikleri ve bu yerin sokağa açılan kapısını kilitleyen frenk kilidinin demirini bir aletle sökerek açtıkları ve bina içinde bulunan ve olay tarihine göre 7575 lira değerindeki yedi torba suni gübre, altı soba borusu iki soba dirseği ile 11 şinik ayçiçeğini çalıp evlerine götürdükleri ve son olarak baba-oğul sanıklar bu yerin kapısından çıkarlarken meydana gelen gürültü üzerine evde uyuyan müştekinin eşi Hatice'nin uyanıp dam üzerine çıkarak ay ışığına sanıkları yakın mesafeden görüp (yetişin komşular, evimi yarıyorlar) diye bağırdığı ve bunun üzerine peşpeşe damdan çıkan sanıklar Hüsamettin'in sırtındaki gübre torbasını dışarı bırakarak diğer sanığın sırtındaki torba ile yakındaki evlerine kaçtıkları, müştekinin sesine gelen komşuların olay yerinde mevcut izleri gördükleri, bilahare jandarma tarafından sanıkların ev ve müştemilatında yapılan aramada samanlar altına saklanan gübre torbalarından bir kısmı ile tezekler altına saklanan soba boruları ve ayçekirdeklerinin bulunduğu ve hırsızlığın yapıldığı ambara giriş yeri olarak kullanılan pencerenin muhkem olmayan tarzda giriş yeri olarak kullanılan pencerenin muhkem olmayan tarzda dolgu malzemesi ile kapatılmış bulunduğu, ancak çalınan eşyanın çıkarılması için kilidi kırılarak açılan kapısının muhkem olduğu, Özel Daire ile C.Savcılığı arasında oluş ve sübutta herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı uyuşmazlığın suçun vasfını tayinde oluştuğu görülmüştür.
Yerel Mahkeme sanıkların eylemini TCK.nun 493/1. maddesi içinde düşünerek uygulama yapmıştır.
493/1. maddesi; "Hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak için duvar, kapı, pencere demir parmaklık, kasa ve sandık gibi şahısları veya malları muhafaza için sağlam maddelerle ve muhkem surette yapılmış şeyleri yıkmak, devirmek, kırmak, delmek veya mahvetmek veyahut suni vasıtalarla veya şahsi çeviklik sayesinde bertaraf edilebilen maniaları kaldırarak veya aşarak hane vesair yerlere girmek suretiyle işlenirse.." tarzında düzenlenmiştir.
Türk Yasa koyucusu tarafından tek bent halinde yapılan bu düzenleme kaynak yasanın (1889) tarihli İtalyan Ceza Yasası) 404. maddesinde 4 ve 6. bentlerinde ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Kaynak yasa 404. madde 4. bendi Majno - Ceza Kanunu Şerhi-Yargıtay Yayınları IV. Cilt, Sayfa 39'da) şu şekilde Türkçeleştirilmiştir:
"4. Hırsız hırsızlık etmek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak için muhkem surette olan duvar, kapı, pencere, demir parmaklık gibi şeyleri mahveder, yıkar, devirir, yahut vak'a yerinde olmasa bile bunları kırarsa."
Görüldüğü gibi bu bentde "haneye girme veya çıkma öğesi bulunmamaktadır.
Yine aynı kaynağa göre; 6. bent ise "Hırsız, hırsızlığı işlemek veya çalınmış eşyayı başka yere kaldırmak için binaya yahut duvarla çevrilmiş bir yere girer veya ancak suni vasıtalarla yahut şahsi çevikliği sayesinde bertaraf edilebilen maniaları kaldırarak hane vesair yere girer ve aşarsa."
Cezanın artırılacağı belirtmekte ve bu bentte haneye girmek veya çıkma öğesi bulunmaktadır.
Kaynak yasanın inceleme konusu bu iki bendinde mevcut "Hırsız hırsızlık etmek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak için" ortak cümleciğini iki kez kullanmak istemeyen Türk Yasa Koyucu her iki bendi bir cümlede toplayarak yasa metnini oluştururmuştur. Bu itibarla TCK.nun 493. madde 1. bendi kaynak yasa doğrultusunda, muhafaza maddeleri üzerinde şiddet kullanılarak suçun işlenmesi halini düzenleyen (veya mahvetmek) cümleciğine kadar olan kısmı ile bundan sonra başlayan ve şahsi çeviklik veya suni vasıtalarla maniaları kaldırarak veya aşarak hane vesair yerlere girme halini düzenleyen müteakip cümleciğini birbirinden müstakil olarak düşünmek gerekir. 1. bent bu şekilde iki cümleye ayrıldığında ilk cümlesinde hane vesair yerlerin sözkonusu olmadığı, ancak 2. cümlesinde hane vesair yerlerin sözkonusu yapıldığı ve ancak bu halde de Türk Yasa Koyucusu'nun sadece girme halini esas aldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla sanıkların muhkem olduğu anlaşılan kapıyı kırarak çaldıkları malı buradan çıkararak suçu işlemeleri halinde, sözkonusu maddenin 1. bendine temas eder suç oluşmaktadır. Bu nedenle C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire Bozma kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, sanıklar tarafından yatırılan depo paralarının gelir yazılmasına 12.9.1983 gününde üçte kiyi yasal çoğunluk oluşmadığından 24.10.1983 günlü 2. müzakerede oybirliği ile karar verildi.