 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1983/2
K: 1983/153
T: 04.04.1983
DAVA : Tehdit ve müessir fiil suçlarından sanık Selahattin'in hükümlülüğüne dair (Babaeski Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 28.4.1983 gün ve 197-60 sayılı hüküm, sanık ve o yer C. Savcısının temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce incelenerek 12.11.1982 gün ve 6011-6497 sayılı ilam ile onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel dairenin onama kararına itiraz etmesi, onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması istemini bildiren 4.1.1983 gün ve 1 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tehdit ve müessir fiil suçlarından sanık Selahattin'in, tehdit suçundan beraatine, ancak müessir fiilden TCK.nun 456/2, 457/1, 458 ve 59. maddeleri ile sonuçta 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Babaeski Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü mahalli C. Savcısı ve sanık vekilinin temyizi üzerine inceleyen özel daire: "Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillerle, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık ve o yer C. Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının ve sanığın mağdureyi dövmek için oda kapısına gelerek kapıyı açmasında ısrar ederek "öldüreceğim" diye bağırdığı, kapı açılmayınca kapıya yüklenerek kırmak istediği, mağdurenin "imdat" diye bağırdığı ve sanığın kapıyı kırarak içeri girdiğini gören mağdurenin kurtulmak amacı ile kendisini camdan aşağıya bıraktığı ve bu suretle yaralanmanın husule geldiği anlaşılmasına nazaran "tebliğnamedeki bozma talebinin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiş ve bu karara karşı yasal sürede itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı ise: "Sanık, mağdure annesini bizzat yaralamış değildir. Sanığın kapıya yüklenmesi ve bağırması olayı ile mağdurenin kendisini pencereden aşağıya bırakması olayı arasında müessir fiil yönünden bir illiyet rabıtası söz konusu olmadığı gibi, sanığın mağdure annesine kasten müessir fiil ika ettiğine dair kesin delillerin nelerden ibaret olduğunun karar yerinde gösterilmemiş olması, diğer taraftan, sanığın eyleminin TCK.nun 456/4. maddesine temas eden müessir fiil suçuna teşebbüs olduğunun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesiyle onamanın kaldırılmasını ve mahalli mahkeme hükmünün bozulmasını talep etmiştir.
İncelenen dosyaya, delillere ve oluşa göre;
Olay günü gece evine içkili halde gelen sanığın, evdekilere devamlı hakaret etmesi nedeniyle kendisinden korkan annesi mağdure Seher'in kendi odasına girip kapıyı kilitlediği, sanığın (kapıyı aç, yoksa öldürürüm) tarzındaki tehditlerinden korkan mağdurenin önce perde arkasına saklandığı, kapının sanık tarafından zorlandığı ve kırılmak üzere olduğunu görmesiyle avazı çıktığı kadar bağırıp yardım istediği, gürültüleri ve imdat sesini duyan alt katta oturan ortanca oğlunun karısı Seher'in bahçeye çıktığı ve mağdurenin ondan bir merdiven istediği, bu arada sanığın kapıyı kırıp içeriye girdiği ve elinde uzunca bir cisim olduğu halde hakaret ve tehditlerine devam etmesi üzerine mağdurenin öldürüleceği korkusuna kapılarak pencereye dayanan merdivenin kısa gelmesi üzerine kendisini aşağıya atarak kurtulmak istediği yere düşmesi sonucu 1. lomber vertabra da komresyon kırığı husule geldiği, hayati tehlike geçirdiği ve 1,5 ay işten kalır derecede yaralandığı görülmüştür.
Özel daire ile C. Başsavcılığı arasında olayın meydana geliş tarzı ve sübut yönünden bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın meydana gelen sonuç ile, sanığın eylemi arasında nedensellik bağının olup olmadığı hususunda oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda özetlenen olayın oluş tarzına göre; sanığın geç saatlerde eve içkili halde geldiği, etrafındakilere sataşıp bağırdığı ve bu arada odasına çekilip kapıyı kapatan mağdurenin kapısına dayanarak (kapıyı aç, yoksa öldürürüm) sözleriyle tehdit ettiği, kapının açılmaması üzerine sandalyeyi masaya vurup kırdığı, duvardaki manzara resmini parçaladığı, ve akabinde bu sesleri duyup korkan ve kapıyı kilitleyen mağdure annesinin oda kapısına yüklenerek kapıyı kırdığı, sanığın elinde uzunca bir cisimle ve tehditkar sözlerle üzerine geldiğini gören mağdurenin kurtulmak maksadıyla pencereye dayanan merdivenden yararlanmak istediği, ancak kısa gelen merdiveni kullanamayınca kendisi için tek kurtuluş çaresinin pencereden atlamak olduğunu düşünerek avluya atladığı ve bu suretle yaralandığı tesbit edilmiş ve yaralanmanın, sanığın fiilinden meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan fiil ile sonuç arasında nedensellik bağı mevcuttur. Husule gelen neticenin, failin asıl maksadını aştığı da kabul edilerek mahkemece bu şekilde uygulama yapılmış olduğuna göre itiraz yerinde değildir ve reddine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler; nedensellik bağının bulunmadığı görüşü ile itirazın kabulü yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 7.3.1983 gününde üçte iki çoğunluk hasıl olmadığından, 4.4.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.