 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1983/9801
K: 1984/378
T: 20.01.1984
DAVA : Davacı, noksan ödenen kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı Kooperatif Müdürü tarfından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, 1581 sayılı Kanuna göre, kuralın Tarım Kredi Koopretifi Müdürü iken emkeliye ayrılmıştır. 1581 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan anasözleşme ve Personel Yönetmeliği hükümlerine göre, atama yolu ile işe alınıp çalıştırıldığı tayin, terfi nakil, sorumluluk, işten çıkarma gibi ve diğer özlük işlemlerinin anasözleşme ve yönetmelikle düzenlendiği, bu durum ve görülen işin niteliğide dikkate alındığında aradaki ilişkinin hizmet aktine değil, statü hukukuna tabi olduğunun kabulü gerektiği sonuç ve kanatine varıldığından davaya bakmaya iş Mahkemesi görevli değildir.
Bu itibarla görevsizlik kararı vermek gerekirken, işin esasına bakılarak hüküm tesis edilmiş olması bozmayı icab ettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 20.1.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI :
Kanunda işçi, bir hizmet akdine dayanarak herhangi işçi, bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığında çalışan kimse olarak tanımlanmıştır.
Gerçekten bütün çalışanları bağımlı ve bağımsız çalışanlar olarak iki büyük gruba ayıracak olursak bağımlı çalışanlar arasında yer alan işçiyle diğer bağımlı çalışanlardan ayıran tek ve belirgin biçimsel ölçünün Kanunda'da işaret edildiği gibi hizmet akdi ilişkisi olduğu görülür. Bu ilişki çalışanın hukuki durumunu saptamakta hak ve borçlarının değerlendirilmesinde son derece önemlidir. Hatta yasadaki bu tanımlama açısından görülmekte olan işin niteliğinin bile etkili bir unsur olarak görülmemesi gerekir. Yalnız Anayasanın 128'nci maddesi ile Personel Yasasının 4 ncü maddesinde Devletin Kamu ve İktisadi Teşebbüsleri ile diğer Kamu Tüzel Kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi öngörülmüştür.
Bu halde dahi görülen işin kamuya yararlı kamu görevi olması yeterli olmayıp bu kamu görevinin asli ve sürekli olması yanında genel idare esaslarına göre yürütülmesinde de gereklilik bulunması icabeder.
Bu temel kuralın sonucu olarak ta Genel İdare esaslarına göre yürütülmesinde zorunluluk bulunmayan bir kısım kamu hizmetlerinin iş akdinin konusu olabileceğini kabul etmek gerekir. Nitekim Kamu Kuruluşlarının bir çoğunda örneğin Belediye temizlik, toplu taşımacılıkta olduğu gibi bir tür uygulamalar yapılmaktadır.
Olayımızda ise, davacı Tarım Kredi Kooperatifinde ya da birliğinde görev yapmıştır. Bu Kooperatifler 2836 sayılı yasalara göre çiftçiler tarafından kurulmuş tamamen özel hukuk alanında anasözleşmesine ve yasaya göre faaliyet gösteren ortaklık kuruluşlardır.
Özel yasalarda Ekonomi Bakanına veya Ziraat Bankasına gözetim ve müdahale hakkı tanınması ve hatta kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak ve başkaca evrak ve defterler ve belgeler üzerinde suç işlenmesi halinde devlet memurları gibi ceza göreceğinin hükme bağlanması kooperatifin hukuki ve ekonomik niteliği itibariyle personelle tüzel kişi arasında hizmet akdi kurulmasını engellemez. Esasen işverence de sonuna kadar davacının hak ve görevleri hep hizmet akdi ilişkisi içinde değerlendirilmiştir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın İş Hukuku hükümleri içerisinde çözümlenmesi gerekeceği görüşünde olduğundan ilişkinin statü hukuku alanında kaldığı yolundaki çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.