 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1983/8856
K: 1983/11199
T: 26.12.1983
DAVA : Davacı, teşvik primi,konut yardımı ve normal ikramiyenin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 1581 sayılı Kanuna göre kuralan Tarım Kredi Kooperatifi müdürü iken emekliye ayrılmıştır. 1581 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan ana sözleşme ve personel yönetmeliği hükümlerine göre, atama yolu ile işe alınıp çalıştırıldığı tayin, terfi, nakil, sorumluluk, işten çıkarma gibi ve diğer özlük işlemlerinin ana sözleşme ve yönetmelikle düzenlendiği, bu durum ve görülen işin niteliği de dikkate alındığında aradaki ilişkinin hizmet aktine dayanmadığından davanın genel hükümlere göre ve mikrat itibariyle Asliye Mahkemesine açılması gerekir.
Bu itibarla görevsizlik kararı vermek gerekirken, işin esasına bakılarak hüküm tesis edilmiş olması bozmayı icabettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 26.12.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kanunda işçi, bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığında çalışan kimse olarak tanımlanmıştır.
Gerçekten bütün çalışanları bağımlı ve bağımsız olarak iki büyük gruba ayıracak olursak bağımlı çalışanlar arasında yer alan işçiyi diğer bağımlı çalışanlardan ayıran tek ve belirgin biçimsel ölçünün Kanun'da da işaret edildiği gibi hizmet akdi ilişkisi olduğu görülür. Bu ilişki çalışanın hukuki durumunu saptamakta hak ve borçlarının değerlendirilmesinde son derece önemlidir. Hatta Yasadaki bu tanımlama açısından görülmekte olan işin niteliğinin bile etkili bir unsur olarak görülmemesi gerekir. Yalnız Anayasamızın 128 inci maddesi ile Personel Yasası'nın 4 üncü maddesinde Devletin Kamu ve İktisadi Teşebbüsleri ile diğer Kamu Tüzel Kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi öngörülmüştür.
Bu halde dahi görülen işin kamuya yararlı kamu görevi olması yeterli olmayıp bu kamu görevinin asli ve sürekli olması yanında genel idare esaslarına göre yürütülmesinde de gereklilik bulunması icabeder.
Bu temel kuralın sonucu olarak da genel idare esaslarına göre yürütülmesinde sorumluluk bulunmayan bir kısım kamu hizmetlerinin iş akdinin konusu olabileceğini kabul etmek gerekir. Nitekim kamu kurulşarının bir çoğunda örneğin belediye, temizlik, toplu taşımacalıkta olduğu gibi bu tür uygulamalar yapılmaktadır.
Olayımızda ise, davacı, Tarım Kredi Kooperatifinde ya da birliğinde görev yapmıştır.
Bu Kooperatifler 2834 ve 2035 sayılı Yasalara göre çiftçiler tarafından kurulmuş tamamen özel hukuk alanında ana sözleşmesine ve Yasaya göre faaliyet gösteren ortaklık kuruluşlardır.
Özel Yasalarda Ekonomi Bakınına veya Ziraat Bankasına gözetim ve müdahale hakkı tanınması ve hatta kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak ve başkaca evrak ve defterler ve belgeler üzerinde suç işlenmesi halinde devlet memurları gibi ceza göreceğinin hükme bağlanması kooperatifin hukuki ve ekonomik niteliği itibariyle personelle tüzel kişi arasında hizmet akdi kurulmasını engellemez.
Esasen işverence de sonuna kadar davacının hak ve görevleri hep hizmet akdi ilişkisi içinde değerlendirilmiştir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın İş Hukuk hükümleri içerisinde çözümlenmesi gerekeceği görüşünde olduğumdan ilişkinin statü hukuku alanında kaldığı yolundaki çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.