 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1983/8666
K: 1984/476
T: 24.01.1984
DAVA : Taraflar arasındaki ücret alacağı ile icra - inkar tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla, toplanan delillere ve gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - BK.nun 83. naddesi gereğince borç yabancı para ise vadenin hululü günündeki rayiç üzerinden memleket parası ile ödenmesi gerekir. Buna aykırı olarak dava tarihindeki yabancı para kuru üzerinden ödetmeye karar verilmesi yanlıştır.
3 - Davacıların icra inkar tazminatının hüküm altına alınabilmesi için takibin icra tetkik merciin'ce devamına karar verilebilecek ve muhakemeyi gerektirmeyecek bir durumda bulunması gerekir. Olayda bu şart tahakkuk etmemiştir. Şu halde icra inkar tazminatının hüküm altına alınması yanlıştır.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplere binaen mahalli mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeplerle davalı yararına (BOZULMASINA), birinci bentde oybirliği, ikinci bentde oyçokluğuyla, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.1.1984 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Alaçak konusu meblağın zamanında ödenmemesi ve istenmesine rağmen tediyenin yapılmaması suretiyle borçlunun mütemerrit duruma düştüğü açıktır.
BK'nun 83. maddesi hükmü altın para, sikke, meskükat gibi kanuni rayici olmayan paralar için geçerlidir. O halde, iadenin hululünde aksi şart edilmiş olmadıkça memleket parasıyla ödenme zorunluluğu bu tür paralar içindir. Kaldıki maddede "ödenebilir" sözcüğü ile bununda kesin olmadığını göstermektedir. Mevcut davada ise, temerrüde düşen borçlunun dava açılmasına neden olduğuda gözönünde tutulacak olursa dava tarihindeki rayiç üzerinden hüküm altına alınması doğrudur.
Diğer yandan miktara da itiraz edilmemiştir. Bu nedenle bozma kararının ikinci maddesine katılınmamıştır.