 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1983/3822
K: 1983/6030
T: 30.06.1983
DAVA : Davacı, bakiye kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm atına almıştır. Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, muvekkilinin davalı kurumda çalıştığını ve bu işyerinden SSK'ndan emekliliği nedeniyle işten ayrıldığından ödenmeyen kıdem tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise davacının emekli olduğu Kurumun SSK olmayıp 506 sayılı Yasanın geçici 20 nci maddesine istinaden kurulan Türkiye Odalar, Borsalar ve Birlik Personelinin sigorta ve emeklilik sandığı olduğunu ve personelin tüm emeklilik işlemlerinin bu sandık tarafından yürütüldüğünü ve kesin emekli aylığı tahsisi yapılmadığını savunmuştur.
Dava, niteliği itibariyle davacının işçi sayılıp sayılmayacağının saptanması ve bu husus özellikle kamu düzenine ilişkin bulunması itibarile re'sen inceleme konusu yapılabileceği husus tartışma konusu değildir. Davalı Kurum 5590 sayılı Yasaya göre kurulmuş bir kamu kurumudur. Bu kurumda çalışan ve işçi niteliği taşımayan hizmetliler kamu hizmeti görevlileridir. 5590 sayılı odalar ve Borsalar Yasasının özellikle 1 inci, 32 inci ve 61 inci maddelerinde Ticaret Odasının kamu kurumu niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu kuruluşlar kamu niteliği taşıyınca mensuplarının durumlarının da aynı yasa ve tüzüklerle belli edileceği açıktır. Aynı yasanın 86 ncı maddesi borsa mensuplarının özlük işlerinin tüzükle halledileceğini öngörmüş olup 3/13070 sayılı tüzükle düzenlenmiştir. Borsa personelinin atama tasarrufu ile işe başladıkları ve statü hukukuna tabi olduğu tartışmasıdır. 5590 sayılı Yasanın 80 nci maddesi borsanın teftiş ve muhasebesini hükümete bırakmış ve 81 nci maddesinde de borsa memur ve hizmetliler hakkında devlet memurları hakkındaki kanunun cezai hükümlerinin uygulanacağını kabul etmiştir. Bu yasaya göre çıkarılan 3/13070 sayılı tüzüğün 91 ve devamı maddeleri Ticaret Borsası mensuplarının statülerini saptamıştır. Yüksek Hakem Kurulunun 28.9.1972 gün ve 66 sayılı kararında da İstanbul Ticaret Borsası işyerinde çalışanların işçi olduğunu kabul etmiş olması kazai nitelikte olmadığı ve diğer meciler bakımından kesin olup, yargı mercii önündeki bir davada inceleme konusu yapılabileceği kuşkusuzdur. bir kimsenin işçi statüsüne bağlı olup olmadığının saptanması istek hatihindeki mevzuata göre belirlenecektir.
İşçi ve memur sıfatlar ile ilgili kararların usuli nitelikte olduğunda uyuşmazlık yoktur. Anayasının 128 nci maddesi ve 657 sayılı Devlet Personel Yasası hükmünce de memur kavramının tanımında:
1 - İşin genel idare esaslarına göre yürütülmesi.
2 - Kamu yetkisi kullanmak.
3 - Bu yetkiyi kullananlara katılarak yardımcı ve sürekli görevlerde çalışmak kriterlerini getirmiştir.
Diğer yandan 5590 sayılı Yasayı adegiştiren 2567 sayılı Kanunun geçici 5 nci maddesinde "bu kanun yayımı tarihinde mevcut tüzük ve yönetmeliklerin bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin, yeni tüzük ve yönetmelikler yapılıncaya kadar uygulanmasına devam olunacağı ve ayrıca bu kanuna bağlı kuruluşlarda çalışan personelin özlük haklarına ilişkin 86 ncı maddedeki yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar 3/13070 ve 7/15718 sayılı tüzük hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı" hükmü öngörülmüştür.
Bu suretle yürürlükte bulunan mevzuat muvacehesinde davacının işçi statüsünde bulunmadığı ve işçi sayılamıyacağı sonucuna varılmıştır. Uyuşmazlığın kamu düzenine iliştin bulunması ve görev sorumunun re'sen nazara alınması gerekmekte olup bu durumda davaya bakmak iş mahkemesinin görevi içinde değildir. Bu nedenlerle yerel mahkemenin kabule ilişkin kararının bozulması gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde ilgilisine iadesine 30.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.