 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1983/10498
K: 1984/980
T: 06.02.1984
DAVA : Davacı asgari ücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gerçeği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı 1.3.1979 - 28.2.1981 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin 49. maddesine dayanarak, 1.5.1981 - 1.5.1982 tarihleri arası için 1.5.1981 tarihinde yürürlüğe konulan asgari ücret 333 lira ile bir önceki asgari ücret 180 lira arasındaki 153 lira farkı istemiştir.
Gerçekten sözü edilen toplu iş sözleşmesinin 49. maddesinde aynen "bu sözleşmenin yürürlük süresi içinde asgari ücretlerin asgari ücret tesbit komisyonunca yeniden saptanması halinde, bu yeniden saptanan asgari ücretle, bir önceki yasal asgari ücret olan 180 TL. arasındaki fark, işçiye bu sözleşme ile sağlanan zam hak ve yasalar dışında ayrıca munzam bir zam olarak verilir" danilmektedir.
Görülüyor ki, buradaki hüküm sözleşmenin yürürlük süresi içinde saptanacak asgari ücretle ilgilidir. Esasen toplu iş sözleşmesiyle yürürlük süresi dışında hüküm getirilemez. Sona eren toplu iş sözleşmesi hükümlerinin yenisi yürürlüğe girinceye kadar, hizmet akti hükmü olarak devam edeceği kuralı ise, o toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde gerçekleşen haklar için söz konusudur. Davada, fark istenilen asgari ücret toplu iş sözleşmesinin sona erdiği 28.2.1981'den sonra 1.5.1981 tarihinde yürürlüğe konulduğuna göre, sözleşmedeki şart ve hukuki durum gerçekleşmemiştir.
O halde davanın reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı icabettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 6.2.1984 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Toplu İş Sözleşmelerinde mevcut hükümler nitelikleri bakımından ikiye ayrılırlar. Toplu İş Sözleşmesinin en önemli bölümünü meydana getiren normatif hükümler ile bunun yanında sadece Toplu İş Sözleşmesinin tarafları yani sözleşmeyi imzalayan işveren ile sendika açısından hak ve borçlar doğuran vecibevi hükümlerdir.
Normatif hükümler tam anlamıyla objektif hukuk kaideleri niteliklerini haiz olup sözleşmenin taraflarından başka Toplu İş Sözleşmesi ile bağlı sendikalı işveren ve işçiler üzerinde'de etkiyi haizdirler. Normatif hükümler sosyal koruma amacına yöneliktirler ve ferdi hizmet sözleşmesine konu olabilecek hususları düzenlerler. (Prof. Dr. S.Reisoğlu. Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu şerhi. Ankara 1975-sh. 83 V.d.)
Bir Toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erdiği takdirde, bundan sonra yapılan hizmet sözleşmelerinde süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesi herhangi bir etki doğurmaz. Hizmet sözleşmesi daha önce, yani süre sona ermeden evvel yapılmış ise, süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesinin etki yapıp yapmayacağı konusunda iş hukuku Avrupa Doktrininde iki görüş ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre, Toplu İş Sözleşmesi sona erdikten sonra artık hizmet sözleşmeleri üzerinde herhangi bir etkiyi haiz olamaz. Diğer görüşe göre süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesi, yenisi yapılıncaya kadar kapsamına aldığı işçilere uygulamakta devam eder. Avrupa İş Hukuku sistemlerine bu ikinci görüş egemen olmuştur. Alman Toplu İş Sözleşmesi Kanunu normatif hükümlerin yeni Toplu İş sözleşmesi yapılıncaya kadar uygulanmaya devam edeceğini öngörmüş; Fransada ve diğer Avrupa sistemlerinde uygulamada fiilen bu görüş benimsenmiştir. (Prof. Dr.T.Esener - İş Hukuk, Ankara Sh.)
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'muzun 3 ncü maddesi Toplu İş Sözleşmesinin hükmünü düzenlerken aynen şöyle demiştir:""Her ne sebeple olursa olsun sona eren Toplu İş Sözleşmesinin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devan eder. " Görülüyor ki yasa koyucu bu hükümle Toplu İş Sözleşmesinin sona ermesinden itibaren yenisi yapılıncaya kadar hizmet akdi hükmü olarak devam edeceğini öngörmüştür. Toplu İş Sözleşmesinin normatif ve vecibevi hükümlerinin nitelikleri dikkate alındığında yukarıya metni aynen alınan düzenleme ile normatif hükümlerin hedef tutulduğu sonucuna varılır; zira vecibevi hükümler hizmet akdi hükmü olarak bir ferdi hizmet sözleşmesinde yer almazlar (Prof. S. Reisoğlu S.g.e. Sh. 130 ve Prof. Dr.T.Esener - 8.g.e. SH.482. V.d.)
Dava konusu olayda Toplu İş Sözleşmesinde asgari ücret artışlarına ilişkin zammı düzenleyen hüküm niteliği itibariyle, ferdi bir hizmet sözleşmesinde yer alabilecek mahiyette olup, Toplu İş Sözleşmesinin normatif bölümünü oluşturmaktadır. Hal böyle olunca ""Her ne sebeple olursa olsun sona eren Toplu İş Sözleşmesinin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder" şeklindeki yasa kuralı uyarınca Toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erince yenisi yapılıncaya kadar hizmet akti hükmü haline gelmiştir. O halde Toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erince bu hüküm sanki davacının hizmet sözleşmesinde yer almış gibi hukuki sonuçlar doğuracaktır. Burada çoğunluğun bozma gerekçesinde açıklandığı gibi Toplu İş Sözleşmesinin kendi süresinden sonraki dönem için düzenleme söz konusu olmayıp; yasanın 3 ncü maddesinde öngörülen düzenlemenin hükmünü icra etmesi söz konusudur. Yasamıza tamamen uygundur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına karşıyız.