 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1983/605
K: 1983/949
T: 22.03.1983
DAVA : 6136 sayılı Kanuna aykırılık, korku ve panik yaratacak şekilde bina kurşunlamaktan sanık Dede'nin bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda; 6136 sayılı Yasanın 13/1; TCK.nun 264/7, 55/3, 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, 4443 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne dair (Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 24.12.1982 gün ve 400 esas, 819 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo parası ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 9.3.1983 günü daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR : Diğer temyiz itirazlarının reddine. Ancak :
Sanık Dede ile yakınıcı Alaettin arasında duruşması sürdürülen bir "Izrar" suçu nedeniyle geçimsizlik vardır.
O davada sanık durumunda bulunan Alaettin, sanığın ilgisi bulunduğu "klüp"e gider ve ruhsatsız tabancası ile ateş ederek o yerdeki televizyonu kırar, bu olaydan etkilenen sanık Dede ise Alaettin'i haksız saldırısına karşılık onun çalıştırdığı Kayseri....Klübü'nün camını ruhsatsız taşıdığı tabancası ile ateş ederek kırar.
Böyle bir nedenselliğe bağlı olayda sanığın suç işleme amacı; TCK.nun 264/7. maddesinde yazılı korku -panik veya kaygı yaratmak için binaya, çevresine ve başkalarına karşı olmayıp, kişisel geçimsizlik içinde bulunduğu Alaettin'e yöneliktir.
Eylem nedeni içerisinde gelişmesini, oluşmasını istediği bir korku veya panik yaratmak kastı söz konusu değildir.
TCK.nun 264. maddesinin 7. ve 8. fıkraları birlikte değerlendirildiğinde burada yazılı suçun dolaylı bir sonuca değil, doğrudan bir istek ve kasta bağlı olarak oluşacağı kabul edilmelidir.
Sözü edilen maddenin 8. fıkrasındaki;
"Suçu birlikte işlemek veya taşıt aracı ile veya suçu kolaylaştıran araçlar kullanarak işlenmesi..." koşulları da korku, panik yaratacak biçime yönelik bir kastın varolmasını gerektiren ögelerdir.
Bir evvelki fıkradan soyutlanamayacak olan;
Birlikte işlemek (eylemde karar birliği) taşıt aracı veya kolaylaştırıcı araçlar kullanmak (suçu etkinleştirmede seçim yapmak) gibi olgular kasıtla gelişebilecek sonuçlardır. Böylece 7. fıkrada yazılı eylem de doğrudan bir kasıt aranması zorunludur.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24.1.1983 gün ve 487/7 sayılı kararında da benzer bir olay nedeniyle özet olarak :
"...TCK.nun 264/7. maddesindeki suçun oluşması için genel kasıt ögesi ile bağdaşacak bir isteği vurgulayacak davranışların varlığına gerek bulunduğu tabaca ile meskun yerde eylemli tehdit suçunun işlenmesiyle TCK.nun 264/7. maddesi kapsamındaki suçun otomatikman varolamayacağı ...." üçte ikiyi geçen büyük bir çoğunlukla kabul edilmiştir. Sonuç olarak:
Sanığın yukarıda açıklanan nedenlerle eyleminde TCK.nun 264/7. maddesinde yazılı suç kastı yoktur.
Eylemi TCK.nun 191/son maddesinde yazılı eylemli tehdit niteliğinde olacağı düşünülüp tartışılmalıdır.
SONUÇ : Bu nedenlerle sanık vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 22.3.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.