 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1983/15137
K: 1983/13580
T: 28.09.1983
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan daire bozma kararında 392 parsel sayılı, 7338500 m2. yüzölçümündeki taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeni ile Hazine adına tesbit edildiği, itirazları tapulama komisyonunca reddedilen Bahri ve paydaşlarının tapu kayıtlarına dayanarak dava açtıkları mahkemece kabul edilen davanın Hazine tarafından temyiz edildiği belirtilmiş; davacı tapu kayıtlarının miktarlarının düzeltilmesine ilişkin ilamın getirtilmesi krokisinin araştırılması, ayrıca bitişikte eylemli durumda orman olması nedeniyle bu yönde araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmaktan sonra yapılan uygulama ve araştırma sonunda krokide (A,B,C,) harfleri ile işaretli 305,83,50 metrekarenin orman olarak tapulama dışı bırakılmasına, arta kalan 4.280.170 m2. davacılar Bahri, Abdülkadir ve Adil adlarına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, Malmüdürü vekili ile davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma kararında öngörüldüğü biçimde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmamıştır. Yetersiz inceleme ile karar verilemez. Taşınmazın tümünün orman sayılan yerlerden olduğu Bakanlık mütalaasında bildirildiği halde mahkemece yapılan keşifde dinlenen orman uzmanı bilirkişinin tutanağı geçirilen sözleri ile kroki ve raporu daha sonra vereceğini bildirmesine rağmen uzman bilirkişinin keşiften ve karar tarihinden sonra mahkemeye sunduğu raporun hükme dayanak yapılması usulsüz olduğu gibi bilirkişinin bu raporu dahi Bakanlık düşüncesini tek tek karşılar nitelikte bulunmamaktadır. Bu durumda yeniden mahkemece taşınmazın orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı araştırılmalı, olanak bulunduğu takdirde bilirkişi kurulu ile taşınmazın tümünün veya bir bölümünün orman olup olmadığı incelenmeli, rapor alınmalı sonucuna göre bir karar verilmelidir. Taşınmazın orman sayılan yerlerden bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde bozma kararından sonra davacı tarafın dayandığı yüzölçümünün düzeltilmesine ilişkin mahkeme ilamı ve dosyası getirilmiştir. Bu ilamın dayanağı olan dosyanın incelenmesine göre başlangıçta dava açlırken Hazine taraf gösterildiği halde dosyanın işlemden kaldırılması sonunda 1969 yılında yenileme sırasında hazine taraf gösterilmemiştir. Yüzölçümü çoğaltılması davasında Hazine taraf olmadığına göre Yargıtay bozma ilamında açıklandığı gibi bu hüküm Hazineyi bağlamaz. O halde davacının dayandığı kök tapu kaydının uygulanması kapsamının belli edilmesi gerekir. Davacının dayandığı kök tapu kaydı sadece yerel tapu idaresinden sorulmuş, Genel Müdürlükten sorularak ne şekilde oluştuğu kesin bir biçimde saptanmamıştır. Dayanılan tapu kaydı mart 1335 gün, 23 numaralı olup sınırları doğuda Nevalemaze, batı sınır Diyarbakır Caddesi olup, doğudaki sınırdan batışa doğru 65 hadve, kuzey Şamikan kıracı, güney Güheranoka olup, kuzeyden güneye 230 hadve bir yeri kapsadığı belirtilmiş ve 4 dönüm miktarlı gösterildikten sonra karşılığı 3676 m.2 olarak bildirilmiştir. Tapu kaydı bu sınırları itibarıyla genişletilmeye elverişli sınırlıdır. Tapu kaydının oluşturuluş biçimine göre doğu ve kuzey sınırın değişmez nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece öncelikle doğu ve kuzey sınırın değişmez nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece öncelikle doğu ve kuzey sınırların neresi olduğu arazi üzerinde saptanmalı, bu sınırlardan başlanmak suretiyle hadve uzunluğu metreye çevrilerek kaydın kapsamı belli edilmelidir. Her ne kadar satın alan kişiler iyi niyetli olabilir ise de; son kez tekrar satın alan Bahri kendinden öncekilerin iyi niyetinden yararlanamaz. Aksi görüş doğruluk kuralları ile bağdaşamaz. Ormandan açılan yeri miktar artırma yolu ile tapu kaydı kapsamına almakla kötü niyetli davranışta bulunmuştur. bu durumda bahri'nin kötü niyetli açık olup, bu durumda 14.2.1951 gün, 7/1 sayılı İÇtihadı birleştirme kararı gereğince hazine'nin kötü niyet iddiasında bulunmasına ve ispatına da gerek yoktur. Bu durumda yukarda açıklandığı biçimde tapu kaydının kapsamı belli edilmeli, davacılar yararına Tapulama Kanununun 33. maddesi hükmünce zilyedlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği saptandığı takdirde tapulama tesbitinin 1617 sayılı kanunun yürürlüğü gününden sonra yapıldığı gözetilerek kayıt miktar fazlası bölümden 20 dönümlük yer verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin kararda yazılı düşüncelerle yazılı biçimde karar verilmiş olması isabetsiz tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 766 sayılı Tapulama kanununun 73. maddesince harç alınmamasına, 28.9.1983 gününde oybiriğiyle karar verildi.