 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1983/8045
K: 1984/1435
T: 28.02.1984
DAVA : Izrar ve hakaretten sanık Ahmet hakkında yapılan duruşma sonunda; TCK.nun 516/ilk, 522, 81/1, 482/3. maddeleri ve 2248 sayılı Kanun hükümlerine tevfikan beş ay on beş gün hapis ve 3116 lira ağır para cezalarıyla mahkumiyetine dair (İnebolu Asliye Ceza Mahkemesi)'den verilen 24.11.1982 tarihli hükmün temyizen tetkiki sanık tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan, dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 16.1.1983 tarihli tebliğname ile 21.11.1983 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde açıklanarak tartışılan elverişli delillere, gerekçeye ve takdire göre sanığın sübuta vesaireye ilişen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak :
1 - Oluşa uygun kabule nazaran, sanığın eylemi, harman yerinin etrafını çeviren tahta darabanın bir bölümünü kırıp zarar vermekten ibaret olup bu eylemin TCK.nun 516. maddesinin birinci fıkrasında tarif edilen suç tipine uygun ve aynı fıkra uyarınca da faili hakkında, takibat yapılabilmesi zarar görenin şikayetine bağlı bulunmaktadır, ayrıca tarafların anlatımlarından sanık Ahmet'in müştekinin kocası Ziya'nın kardeşi olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan suçtan Ziya'nın zarar görmesi halinde sanık hakkında TCK.nun 524. maddesinin 1. fıkrası karşısında aynı maddenin son fıkrasının nazara alınması gerekmektedir.
Bu durum karşısında; suçtan zarar görenin başka bir deyimle şikayet hakkını kullanacak kişinin tespiti zorunludur. Suç konusu harman yerinin tahribinden geniş anlamda, bu yerden faydalanan kişilerin (aileyi oluşturan kişilerin) zarar gördüğü ve herbirinin şikayet hakkına sahip olduğu düşünülebilir. Ancak ızrar suçunun oluşabilmesi için zarar verilen malın sahipli olmasının gerekliliği karşısında şikayet hakkının o maldan faydalanan tüm aile fertlerine değil, yalnız malın sahibine veya zilyedine tanımak gerekir.
Şayet suç konusu mal :
1 - Birkaç kişinin ortak malı ise her ortağa,
2 - Bir ailenin faydalanmasına sunulmuşsa hukuki sahibine,
3 - Malın sahibi evden bir süre uzaklaşmışsa, ayrılık süresince o malı idare ve muhafaza etmek durumunda bulunan aile ferdine (o malın zilyedi olduğundan)
Şikayet hakkını tanımak gerekir.
Bu açıklamaların ışığı altında olayımıza baktığımızda müşteki olan Müesser ve Kızı Fatma'nın aynı evde ailenin reisi Ziya ile birlikte oturdukları anlaşıldığına göre yapılacak araştırma, sonunda suç konusu yerin harman yerinin müştekilere (Müesser, Fatma'ya) ait olmadığının saptanması halinde, şikayetin geçersiz sayılması, ve altı aylık şikayet süresininde geçtiği nazara alınarak kamu davasının ortadan kaldırılması gerekirken, bu hususta yanılgıya düşülerek hükümlülük kararı verilmesi,
Kabule göre; sanığın mahkemeye sunduğu 13.10.1982 günlü dilekçesindeki TCK.nun 59 ve 647 sayılı Kanunun 4, 5 ve 6. maddelerinin uygulanmasına ilişkin isteği hakkında bir karar verilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle tebliğname gibi BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 28.2.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.