 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1983/6899
K: 1983/8797
T: 22.11.1983
DAVA : Silahlı gasptan sanık ve tutuklu Turgut, Nesimi, Mehmet Ali ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranıştan ayrıca sanık Nesimi haklarında yapılan duruşma sonunda; sanıkların gasp eylemleri mülki veya askeri memuriyetlerinden birini hilafı nizama ifa etmek özelliğinde görüldüğünden ve sanık Nesimi'nin suçu da usulen sabit olduğundan her üç sanığın bu suçlardan mahkumiyetlerine dair (Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 15.8.1983 tarihli hükmün temyizen tetkiki o yer C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 13.10.1983 tarihli tebliğname ile 17.10.1983 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Emniyet Bekçisi olan sanık Turgut ile memur olmayan öteki sanıklar, Mehmet Ali ve Nesimi'nin önceden aralarında "kaçak sigara satmak suretiyle suçlu durumuna düşürecekleri kişiyi polis süsü ile yakalayıp karakola götürme tehdidiyle ondan menfaat sağlamak" hususunda yaptıkları anlaşma gereğince olay günü temin ettikleri kaçak sigarayı sanıklardan Mehmet Ali'nin kaçak sigara sattığını bildiği mağdur İbrahim'in dükkanına girip sattığı sırada yanlarına gelen ve polis olduğunu söyleyen sanık Nesimi'nin bekçiden aldığı tabancayı çekerek "kıpırdamayın sizi kaçakçılık yaparken yakaladım" dediği ve elindeki kelepçeyi arkadaşı sanık Mehmet Ali'ye takarak her ikisini karakola götürmek bahanesi ile dışarda bekleyen otomobile bindirdiği, bekçinin yönetiminde hareket eden otoda karakola götürmeme karşılığında mağdurdan para istedikleri durumundan korkan mağdurun da bu icbar karşısında istenilen 50.000 lirayı vermek zorunda kaldığı oluşa uygun kabulden anlaşılmaktadır.
Olayın yukarıda açıklanan akışına nazaran sanık Nesimi'nin mağdurun yanında satıcı rolündeki arkadaşına tabanca çekmesi ve ona kelepçe takması mağduru para vermeye zorlayan bir tehdit niteliğinde olmadığı, aksine karşı tarafı kendilerinin memur olduklarına inandırmak için başvurdukları bir yöntem olduğu kuşkusuzdur.
Bu durum karşısında, sanıkların hareketleri TCK.nun 495. maddesinde ifadesini bulan tehdit boyutlarına ulaşmadığı gibi, uygulanan TCK.nun 252. maddesinde öngörülen "mülki veya askeri memuriyetlerinden birini hilafı nizam ile ifa etmek, halini de aştığı ve anlaşmaya dahil olan sanık Turgut'un izinli olmasına rağmen suç ve suçluyu takiple görevli emniyet bekçisi olması karşısında belirtilen hareketin bekçiden kaynaklanan ve memuriyet sıfatını suistimal suretiyle mağduru para vermeye icbar edene TCK.nun 209. maddesinde tarif olunan suç tipine uygun olduğunu kabul etmek gerekir.
Bu açıklamalara göre sanıkların eylemi anılan maddeye uygun irtikap niteliğinde iken suç tipinin tayininde yanılgıya düşülerek sanıkların TCK.nun 252. maddesi ile hükümlendirilmeleri,
2 - Emniyet bekçisinden kısa bir süre için aldığı tabancayı suç işlerken kullanan sanık Nesimi'nin hareketinde ruhsatsız silahı alma, taşıma ve bulundurma kastının bulunmadığı gözetilmeden adı geçen bu suçtan da hükümlülük kararı verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer C. Savcısının temyiz itirazları ile tebliğnamedeki bozma düşüncesi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, 22.11.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.